SOSYAL MEDYA

SOSYAL MEDYA
ulastuzak

21 Eylül 2014 Pazar

Kadın - 9

Aile baskısından bunalıp da evden kaçmayı planlayan sıradan kızlardan bitanesiydi o da. Sonuç da otuzuna yaklaşmış genç bi kadın olmuştu. Bu yaştan sonra ailesine hesap mı verecekti. İşi gücü vardı, gayet de bir ev kiralayıp yeni bi düzen kurabilirdi. Hem ona yardım edebilecek bi erkek arkadaşı da vardı nihayet. Bu fikrini erkek arkadaşınla paylaşınca, adam hiç tereddüt etmeden kendi evinde kalabileceğini söyledi, mademki sevgiliyiz aynı evde yaşayabiliriz üstelik ailene rest de çektiysen hiç bi problemimiz yok demektir.. öyle ama tamamen bağlarımı kopartmadım ki.. arada sırada evime ziyarete gelirler, hele annem hiç dayanamaz mutlaka gelir bisüre sonra, temizlik yapar, yemek yapar.. tamam işte buraya gelsin, rahatlıkla kendi evin diye söyleyebilirsin burayı, o geldiğinde ben arkadaşlarda kalırım olmaz mı? Biraz tereddütte kaldı, hık mık etti, içten içe böyle bir teklifle karşılaştığı için çok mutlu olmuştu ama bunu belli etmeden düşünür gibi yaptı. Bilmem ki, gerçekten böyle mi düşünüyosun? Senin rahatını kaçırmak, düzenini bozmak istemem. Çünkü onlara belli olmaz zırt pırt geliverirler yine.. olsun be güzelim, senin o tatlı canın sağ olsun, ben senin için dışarıda bile yatarım. Yeterki sen başını sıcak düzgün bi eve sok. haftada bigün bile senin o sıcacık koynuna girip yatsam bütün yorgunluğum, sıkıntım geçer gider. Peki öyleyse, bi deneyelim en azından. Ama çok rahatsız olursak ayrı bi eve çıkarım ona göre, şimdiden peşin peşin söyleyim. Sonra yok bırakmam seni falan filan tartışmak istemiyorum.. ama ben alışırsam sana ya? Öyleyse hiç gelmeyeyim, bulurum iki güne ucuz yollu uygun bi yer.. ama bebeğim.. tamam sevgilim, ne zaman kaçırıyosun beni? Bu sabah gün ağarmadan bohçanı kap gel, sokağın başında bekliyor olucam.. o ne be öyle türk filmleri gibi.. film tadında olsun işte bitanem.. anladık iyi yazarsın biraz da oyunculuğunu geliştirmen gerek ama.. Amerikan tarzı mı seviyosun sen güzelim? Evet kuzum, aynen öyle seviyorum.. ben de seni seviyom be havalı kuzum benim, o zaman hemen şimdi kaçırıyorum seni baby, hoopp!
Adam, kadını belinden tutar tutmaz kucağına alıverdi. Doğru arabasına götürüp arka koltuğa fırlattı kadını. Gerçek bir rehine gibi davranmıştı kadına ve bu haşin hareketi kadının oldukça hoşuna gitmişti. Evinin önüne çekti, inip kadının kapısını açtı, tekrar kucakladı kadını ve eve çıkardı. Evine hoş geldin madam, istediğin gibi takılabilirsin, ben bi duş alıyorum, istersen bana eşlik edebilirsin. Ben biraz uzanıcam burda sevgilim..
Duş dediği yarım saatlik banyoya dönüşmüştü adamın. Kadın adamı beklerken uyuyuvermişti. Ne kadar rahatlamıştı içi birden hemen o rahatlıkla vücudundaki tüm kaslar gevşemiş, kendini salıvermişti. Yatağının üzerinde masum bir kız çocuğu gibi mışıl mışıl uyuyan kadını gören adam, yanağına iki buse kondurdu, yanına yarıçıplak havluyla sarılı bedeniyle uzandı, arkasından beline sarıldı, boynundan da iki üç kez öptü, ensesine düşen melisa kokulu kumral saçlarını kokladı, ciğerlerine kadar çekti kadını adeta.. içi gıdıklanan kadın uyanır gibi oldu, adama doğru döndü. Adam kendini tutamadı, bu kez o pembe dolgun dudaklarına dudaklarını değdirdi. Soluk alış verişi hızlandı, çıplak bedenine ateş parçaları yayıldı birden. Kadın, yüzüne çarpan sıcak nefes ile gözlerini açtı, karşısında kendinden geçmek üzere olan ve kendisine odaklanmış bir çift göz görünce önce ürperdi, sonra görüş açısını genişletti, eliyle adamın kafasını okşadı ve gülümsedi. Sıhatler olsun erkeğim, mis gibi kokmuşsun. Senin kadar mis olamam bebeğim, senin kadar güzel, senin kadar yumuşak, senin kadar muhteşem, aman tanrım! Sen nesin böyle..
Deliler gibi seviştikten sonra derin bi uyku çektiler. Uyandıklarında sanki çok uzun süredir aynı evde yaşayan karı kocadan farksızdı tavırları. Kadın gidip duşunu aldı, adam kendini toparlayıp salona geçti. Boxer don vardı üzerinde sadece. Suyu ısıtıp iki büyük bardak sütlü kahve yaptı. Kadın da vücudunu ve saçlarını havluya sarmış şekilde gelip salondaki masaya oturdu. Kahvelerini birbirlerine gülümseyerek içtiler. Gerçekten de yaşananlar üzerine konuşmak istemiyor gibi görünüyorlardı. Kahveler yarım kaldı, kadın adamın kucağına zıpladı, sonra kucağında zıplamaya başladı ve uzun süre bu ritüeli tekrar etti. Birkaç kez ardı ardına çığlıklar attı ve tatmin sınırına ulaştı. Bu andan itibaren bir utangaçlığa büründü, yanakları kızardı, bir kutu allık sürse bu kadar anca olurdu. Alelacele olmasa da üzerini giyindi kadın. Adamın sorduğu ya da sormaya çalıştığı suallere karşılık vermiyor, söylediklerini duymazlıktan geliyordu. Adam ayağa kalkıp üzerine doğru yürüdü, napıyorsun sen? Neyin var? Ne oluyor sana?.. hiiç.. nası hiiç! Korkuyorum işte, korkuyorum! Neyden kimden korkuyosun? Bilmiyorum, ilk defa böyle bir şey yapıyorum, yani çok alışkın olduğum bir durum değil bu, biliyosun ki.. tamam sevgilim, tamam şşş…
Adam, kadını bir süre sımsıkı sardı, sarıldı, öptü, okşadı, güzel sözler söyledi. Onu rahatlatmaya çalıştı. İstersen balkona çıkıp biraz hava alalım. Ama benim eve gitmem lazım.. eve mi? Evden kaçırmadım mı ben seni? Niye karar değiştiriyorsun şimdi? Karar değiştirmiyorum, eve durumu bildirip eşyalarımı toplayacağım. Sonra da gelicem işte.. bu akşam gelir misin? yok, bu akşam son kez kalayım, kesin tartışma yaşarız biraz, uzar gider konuşmalarımız belki de sabahı bile bulur. Pekala sen öyle diyorsan ama ters bişey olursa mutlaka haber ver, hemen gelir alırım seni.. tamam sevgilim, çok sağol, iyiki varsın.. biliyormusun yavrum? Neyi bitanem? Sen de iyi ki varsın, melisa çiçeğim..

Halikarnas Şarapçısı

Hiç yorum yok: