SOSYAL MEDYA

SOSYAL MEDYA
ulastuzak

18 Eylül 2014 Perşembe

Kadın - 8

Kadın genç yaşta dul kaldığı yetmiyormuş gibi üstüne üstlük işinden de olmuştu. Var mıydı başka çaresi? Varacaktı o son kullanma tarihi geçmiş herife. Artık koca mı derdi, dede mi yoksa moruk mu? Ona daha sonra karar verirdi elbet, şimdi daha önemli bir mesele vardı, o canlı cenazenin yatağına, koynuna girmek; onunla aynı mezara girmek gibi bişeydi bu. Bunu düşündükçe geri adım atıyordu bu karardan. Diğer taraftan da, ne zaman kararından vazgeçecek olsa içinde bulunduğu çaresizliği düşünüyor, adamın bir ayağı çukurda durumuna umut bağlıyor, -amaaaaann! deyip yine yaşlı herifle evlenme fikrini onaylıyordu.
Nihayetinde saray düğünü sayılabilecek bir balo salonunda nikahı kıyıldı. Daha ne isterdi bi kadın? Hem de böylesine çapulcu haldeyken, asilzadelere gelin olmak.. bir seneye kalmaz bu adamı öbür tarafa postalarız zaten, sonra vur patlasın çal oynasın.. yahu bu adamın çoluğu çocuğu da yok, kimsesiz nasıl zengin olmuş bu kadar? Etrafında sürekli pörsümüş dostları, yıllanmış arkadaşları, paralı işçileri, dalkavukları.. kalmış dededen babadan işte. iyi de o kime bırakacak bu kadar malı? Ondan çocuk yapma düşüncesi bile midesini bulandırdı. Ee kardeş kardeş durmak için mi evleniyordu adam sanki.. ne bileyim ben, içer içer yatarız artık napalım. Bu da orospuluğun bi çeşidi sonuçta. Hem insan bi kere düştü mü alışıveriyor her duruma. Alışmayacak da napacak? Alışmış kudurmuştan beter derler, eyvahlarım olsun! Ne var be, ben de erkek gibi yaşayacağım bundan sonra, canımın istediğiyle sevişip, canımın istediği yere gideceğim. Paşa gönlüm ne istiyorsa onu yapıcam, artık her şeyi yapabilecek kadar param, imkanım var. Bu moruk güzel bi gece için bi dediğimi iki etmez nasılsa. Ay kocacım şunu istiyorum, ay kocacım bunu istiyorum, ay kocacım falan ay kocacım filan.. bıktırır mıyım ki? Amaaann! Çok da fifi.. bıkarsa ben de başka zengin bi moruk bulurum hahayyt.. nasıl olsa alıştık bi kere orospuluğa.. kadın milleti bi kere geçti mi bu yoldan gerisi önemli değil nasılsa..
Misafirler gidince artık baş başa kalma zamanı gelip çatmıştı. İhtişamla süslenmiş, güllerle donatılmış, en pahalı şaraplarla cezp edilmiş büyülü bir mahzen gibi hazırlanmış odalarına çıktılar. Moruk pis pis gülerek kadına yaklaştı. Kadın bir adım bile atmadan bekledi, gözlerini kıstı, kapadı. Vücudunda örümcek gibi dolaşan parmakları hissetti, kasıldı. Yanağına şapırtılı bir öpücük değince kendini geri çekti, önce biraz şarap içelim kocacım..
Herif hiç istifini bozmadı, hay hay karıcım.. pis pis sırıtmasıyla beraber şarabı kadehlere doldurdu ve kadına uzattı. Kadehini tokuşturmaya hazırlanan adam daha ne olduğunu anlamadan kadın boş kadehi uzattı, bi tane daha kocacım.. şaşkınlığını hoşuna gitmiş gibi bir ifadeyle gizlemeye çalışan adam, hay hay karıcım.. diyerek kadının boş kadehini doldurdu ve ona uzattı. Bu kez şerefine kaldırmışlardı, ama neyin şerefine? Yaşlı adam bir yudum alıp kadehini masanın üzerine koydu, kadın yine boş kadehini uzattı, bir tane daha alabilir miyim kocacım? Biraz ara ver ama güzel karıcım, seni biraz sevmek, öpüp koklamak istiyorum..
Bunun için bana biraz daha şarap vermelisin seni yaşlı kurt.. bunu söylerken çakırkeyf olduğu anlaşılıyordu, hem yaşlı kurt deyimi de moruğun hoşuna gitmişti. Yüzündeki aynı ifadeyi takınarak kadının kadehini doldurdu ve ona uzattı. Hadi bakalım karıcım bu güzel yuvamıza içelim, arkasını dönüp masadaki kadehine uzandı, tekrar kadına döndüğünde kadının elindeki boş kadehi gördü. Bu kez yüzündeki o zoraki sevimli ifade tamamen kayboldu. Bunu niye yapıyorsun, anlamıyorum. Mutlu değil misin? canın bişeye mi sıkkın, anlatabilirsin şimdi lütfen.. belki bir kadeh şarap daha içersem anlatabilirim.. aaa yeter ama! Yetmeeezzz.. bir kadeh daha seni pis moruk.. artık iyice zıvanadan çıkmaya başlamış, dilini kontrol edemez olmuştu. İçinde ne varsa dışarı, bir hışımla dışarı fırlamaya müsaitti. Kontrol mekanizması, irade devre dışı kalmıştı. Hadi bana şarap koy alçak herif, beni kandırıp yatağa atma peşindesin değil mi? Sanki benim seninle neden evlendiğimi bilmiyorsun, hadi ordan.. ne kurnaz hergelesin sen.. seninle sevişmek istemiyorum anlıyor musun, lütfen dışarı çıkar mısın, başka odada yat sen..
Yaşlı adam dehşet içinde bakıyordu kadına, demek, demek öyle.. şaşkınlıktan dili tutulmuş, ne diyeceğini bilemiyordu, sinirinden eli kolu titremeye başlamıştı. yüz kasları kontrolsüzce hareket ediyor, tikleri meydana çıkıyordu. Boğazı düğümlendi, göğsü sıkıştı, nefesi daraldı, alnından soğuk terler akmaya, sırtına dikenli oklar batmaya başladı. Giderek beli büküldü, dizleri kıvrıldı, tiyatro sahnesinde shakespeare trajedisi oynayan baş aktör gibi yavaş hareketlerle yere yığıldı. Kadın bir düş görüyormuş gibi izledi adamın yerdeki son çırpınışlarını. Kadına doğru uzattığı yardım isteyen eli, kendi üzerine düşünce çırpınışları durdu, gözleri pörtledi, bakışları tavana sabitlendi, çenesi düştü ağzı sonuna kadar açıldı.. göğsü inip kalkmıyordu artık, kadın o sarhoş halinde gülmeye başladı. Yaşasıııın moruktan kurtuldum..
Kalktı, bir şişe şarap daha açtı, hem yaşlı adamın hem de kendi kadehine doldurdu. Kadehleri birbirine vurdu ve senin şerefine pis moruk! diyerek tek seferde bitirdi yine.. şimdi bu adam uykusunda kalp krizinden gitti desinler diye onu sürükleyip yatağa yatırdı. Sabah olunca çığlığı basacak, aşçı uşak hizmetçi bahçıvan şöför evde kim varsa başına toplayacak, bu işten tereyağından kıl çeker gibi kurtulacaktı. Bu sinsice planı kurarak kendisi de koltuğun üzerinde sızıp kaldı. Bakalım sabah neler olacaktı..

Halikarnas Şarapçısı

Hiç yorum yok: