SOSYAL MEDYA

SOSYAL MEDYA
ulastuzak

14 Şubat 2018 Çarşamba

ON(suz)DÖRT ŞUBAT


Kimin günahına girdiysem ben bu gece
Neyin sanrısını görüyorum hala, bu ne be!
Hoyratça sevişenler beddua mı ediyorlar bana?
Dedikodu mu yapıyorlar hakkımda, kulaklarım çınlıyor
Ya hiç utanmıyorlar mı yüzüme bakarken?

Benim hakkım yok mu sevişmeye peki
O iyi insanlardan değil miyim ben?
Ah ulan! Neden kaçıp gitmedim madem
Ben de o güzel atlara binip..
Gidemedim ya, gidemedim onsuz
Onu bekledim durdum bu güne kadar
Birlikte gitmenin ince hesaplarını yapmıştım..
Ne safmışım, ne sanmışım..

Ne saçmalıyorlar gene, kim kime güller saçıyor
Gereği var mı şimdi bu manalı günü kutlamanın bensiz
Hayatımın en manasız zamanında üstelik
İnsanların, göz göre göre sevişmelerini mi seyredicem bu gece?
Unutmaya çalışırken bazı şeyleri, ne bu gıcıklık
Daha derin düşüncelere sokmak da ne oluyormuş aklımı
Hadi ordan be, bi geri basın, bi siktirin gidin!
Yalnızlar daha çok sizden be, şöyle bi etrafınıza bakın..

Ve ben..
Tek başıma;
Daha fazlayım bütün yalnızlardan
Daha ıssızım bütün gecelerden
Daha sessizim bütün dilsizlerden
Ve çok daha cesurum bütün yüreksizlerden
Ama onsuzum işte bugün, cansızım, ruhsuzum
Aklım tutuldu, akılsızım bugün, tatsızım tuzsuzum..

Hiç bi kelime canlandıramaz onun taze hayalini burda
Hangi mucizevi söz değdirebilir elini ellerime?
O ballı çilekli kaymaklı dolgun pembe dudaklarını
Dudaklarımda gezdirebilmenin gizli bi şifresi var mı?
Esrarengiz buluşmalarımızı, sevişmelerimizi özledim
Nerdesin sırdaşım, yoldaşım, en iyi arkadaşım
Benim yakut, kan kırmızısı şehvetli şarabım..

Ah bir de şu delikanlı umudum olmasa ya
Beni tutundurmasa şu hayata her seferinde
Koluma girip kaldırmasın diyorum düştüğümde
Israr ediyor kerata, çekiştiriyor, sürüklüyor
Sevdiriyor da kendini, bu safça çabalarıyla
Bir müddet sonra tamam lan diyorum
Dayan be yürecik, dayan be
Sen de sık dişini be sol kulakçık
Sağ karıncık, bir göz odacık, zavallıcık..

Yapayalnızım, maalesef, çok iyi biliyorum
Gizlim saklım kalmadı kimseyle artık
Onu düşünüp duruyorum sabahın ayazında
Akşam üstünün her kızıllığında
Aklım sıra kim pes edicek diye bekliyorum
Onun da beni düşündüğünün kafasındayım
Böylesi hoşuma gidiyor napayım
O da benimle konuşmak istiyor ama yapamıyor diyorum
Gururuna yediremiyor velhasıl kelam
Belki de tüm bunları ben uyduruyorum
Yok böyle bişey gerçekte, hiç yaşanmadı
Şizofren miyim neyim acaba?
Al sana, olabilirliği muhtemel bir ihtimal daha..

Saatler geçiyor, ıssızlaşıyor yine evim
Karanlık basıyor odamdan çok yüreğimi
Mutfak yine buz gibi, ocağım sönmüş
Yemeğim pişmiyor, suyum ısınmıyor..
İki kuru ekmekle geçiştiriyorum midemin acısını
Hiç iştahım yok, çok açım oysaki
Ne diye homurdanıyor bu karnım
Sanki ben aç bıraktım..

Otururken masada yalnız başıma
Şişenin dibini görüyorum da
Burnumun dibini göremiyorum ayağa kalkınca
Hey gidi kavanoz dipli namussuz dünya
Sen sebep oldun bütün bu olanlara
Kahrınıysa ben çekiyorum,
Kimine de çektiriyorum işte
O da bana çektiriyor ve saire..
Herkesi birbirine düşürdün be şerefsiz
Nağmelere boğdun gırtlağımı
Öksüre öksüre bir türkü tutturdum yine
Okkalı bi yumruk patlattım masaya
Düştü kristal kadehim, kırıldı gönlüm gibi
Kan gibi aktı şarabım, süzüldü masanın ayaklarından
Damladı şıp.. şıp.. şıp.. şıp.. şıp.. diye yere..

Kendime gelir gibi oldum
El yordamıyla fark ediyorum
Sanırım ben de yere süzülmüşüm
Kıvrılıp sızmışım herhalde,
Masanın dibinde dün geceki gibi
Toparlanamıyorum, çok içmişim gene
Gözlerim şişmiş, açamıyorum
Çapaklar kocaman olmuş,
Yapışmış göz kapaklarım birbirine
Ovalıyorum, ovalanıyorum,
Kızartıyorum iyicene beyazlıklarını..

Kalkamıyorum bi türlü yerden
Çok isteksizim, çok ta susamışım,
Morarmış dilim, çatlamış dudağım
Damağım yanmış, boğazım kurumuş
İçimde seraplar, arzular şelale
Şarıl şırıl sesler duyuyor kulaklarım
Çok abartıyorum ya biliyorum
Tuvaletten gelen sifon sesi bu
Telefonum da çalıyor, acayip sıkışmışım
Kalkıp işemeye bile gidemiyorum
Tuh be! Yazıklar olsun bana..

Yine mi karalar bağladım ben be!
Duymayan insanlar var etrafımda
Gerçeği göremeyen kadınlar var
Sevmeyi beceremeyen eğreti sevgililer
Fısıldamayan, fosforu tükenmiş ruhlar var
Sevişemeyen aşıklar türemiş ortalıkta
Yaşayan ölüler lan bunlar, adeta “mallar”
Aşık olmayı evlenmek fırsatı sanıyorlar hala..

Bu gün de böyle geçip gitti boşu boşuna
Bir an bile çıkmadı aklımdan kadın
Hiç çıkmadım ben de yatağımdan
Yapayalnız bir çocuk gibiyim vesselam
Elinden oyuncağı alınmış,
Hayalleri top yekün çalınmış
“Seni de biri gelip alıcak” diye kandırılmış
Sanki cami avlusuna bırakılmış
Küskün, mutsuz, ağlak, muğlak bi çocuğum
Adam bile değilim artık..

Halikarnas Şarapçısı

3 Şubat 2018 Cumartesi

"düş"ün"meme" üzerine

Aummmmmm...
hala düşünüyorsam demek ki?
beyin de bedava madem
bişey deneyeceğim o zaman

"düş" üzerine;
ne düşler görürdüm
hala görüyor muyum?
bitmek bilmiyor düşler
kahrolası gülüşler
yüzler, üzüşler
üzülüşler defalarca
hep üzmüşler
düzüşmüşler
hep o düşler
gıcırdar dişler
şırıldar duşlar
gizli sevişmelerden sonra
ne tuhaf ara buluşlar
keman gibi kaşlar
kaşarlık diz boyu
şşşşş..
düşler, düşler
lanet düşünceler..

"ün" üzerine;
her sabah kahvaltıda kurbağa mı yemeli?
sabah akşam dolaşıp pabuç mu eskitmeli?
onun bunun önünde hep boyun mu eğmeli?
istemem eksik olsun böyle bi şöhret!

ciğeri beş para etmezlere mi yetenekli demeli?
eleştiriden mi çekinmeli?
adım magazin dergilerinde geçse diye mi sayıklamalı?
istemem eksik olsun! istemem eksik olsun!

"meme" üzerine
dam üstünde un eler
dam üstünde un eler
tombul tombul memeler
memeler baş kaldırmış
memeler baş kaldırmış
kavuşmuyor düğmeler
zalım oy gelin
zalım zalım zalım..