SOSYAL MEDYA

SOSYAL MEDYA
ulastuzak

31 Aralık 2008 Çarşamba

İKİBİNDOKUZ




Nasıl anlatsam size geçen yıllarımı, neler yaptıklarımı.. Yıllar o kadar acımasız ki, sizin durumunuzla hiç ilgilenmiyor, hiç beklemiyor.. Hani kendimizi tavşan sanırız da hızlı yaşamaya çalışırız ya, işte yıllar da bir kaplumbağa gibi yavaş yavaş gelip bizi geçiyor sinsice..
Birden kendimize gelip bir bakıyoruz ki, o güzelim toz pembe yıllarımız, arşivlenmiş raflarda, tozlu sararmış sayfalara dönüşmüşler bizden habersiz..
Hüzünlenmemek elde değil bana kalırsa. Yeni yılın kesin olmayan getirilerini tartışıyor herkes, lakin geçen yılların bizden götürdüklerini hiç kimse konuşmuyor nedense..
Umutlu gözlerle bakabilmek ister her insan geleceğe belki çaresizce ama unutmamalıdır her gelenin gideni aratacağı gerçeğini..
Sonuçta ikibinsekiz yılı bizde artı ve eksileriyle neler bıraktı, bunu analiz etmeliyiz ve kendimizi ikibindokuz yılına böyle hazırlamalıyız.. Yoksa herkes klasik köhne beklentiler içinde sağlık, mutluluk ve huzur ister.. Tabiii 'Aşk'! ta..

Okurlarıma kısaca şunu söylemek istiyorum; ikibindokuz yılında önce kendimizi, sonra ailemizi, sonra arkadaşlarımızı ve komşularımızı, daha sonra toplumumuzu ve dünyamızı olumlu yönde etkileyecek üretimlerde bulunalım..
Tüketim toplumu içerisinde salmışız kendimizi gidiyoruz bilinmeyen karanlık bir geleceğe doğru. Geleceğimizi aydınlatmamız için, artık üreten bir toplum olmalıyız, kadınıyla erkeğiyle, genci ve yaşlısıyla, tüm toplumumuzla o eski kurtuluş savaşı dönemlerindeki gibi aynen, belki daha fazlasıyla..
Henüz geç kalmış sayılmayız, zararın neresinden dönülürse kardır sevgili dostlar..
Üretmeye İKİBİNDOKUZ da başlıyoruz ve üreten bir toplum oluyoruz..
Kolay gelsin!

9 Kasım 2008 Pazar

EUTERPE SANAT TOPLULUĞU





İzmir'de yepyeni bir sanat akımı doğuyor.. Euterpe Sanat Topluluğunu kurmak için biraraya gelen Taner İşeri, Atilla Ertörer, Hakan Yıldırım ve Ulaş Tuzak İzmir'de daha önce eşi benzeri görülmemiş bir sanat faaliyetini başlatmayı hedef seçtiler ve bunun için çalışmalarına başladılar..
Öncelikli olarak, Görünmez Tiyatro'yu ele alan topluluk ;(Görünmez Tiyatro, Augusto Boal'ın Ezilenlerin Tiyatrosunda değindiği bir türdür..), bununla beraber kısafilm, senaryo yazım ve doğaçlama&skeç alanında da çalışmalarını sürdürmektedir..

Euterpe Sanat,İlk oyunu 'Ritüel Yansımalar' ile Aralık 2008 den itibaren sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor..

http://tr-tr.facebook.com/group.php?gid=47667205978&ref=nf

1 Haziran 2008 Pazar

Geceyarısı




Gece 3.20, uyku tutmadı ve başladım yine yazmaya.. Cumartesi gecesinin planlandığı gibi gitmemesi canımı sıkmıştı.. Solgun hayaller ve bitkin duygularla yazmaya çalışıyorum yeniden.. Gönül isterdi ki, unutulmayan bir gecenin ardından mutluluk nameleri dokülsün satırlara.. Heyecandan parmaklarım titresin klavyenin tuşlarına basarken.. Yeniden alevlensin yüreğim ve toz pembe geçsin gecelerim..
Şimdi geçmiyor gecelerim, donuyor sanki zaman.. Sıcaklar da bir yandan terletiyor ve bunaltıyor adeta.. Yine takılıyorum dün gecenin neden böyle anlamsız geçtiğine.. Cevabını veremiyorum ve veremdikçe deliriyorum kendi kendime bu odanın içinde.. Sıkıntı basıyor yine, daralıyorum.. Düşünceler yoğunlaşıyor beynimde.. Öylesine yoğunlaşıyorlar ki, çok ağırlaşıyorlar kaldırıp atamıyorum..
Şu anda panik atak yaşıyorum..
Aklımda hala bitmeyen görüntüler, yıllanmış hikayeler var.. Onlara dalmaktan, uykuya dalamıyorum.. Gerçekten çok acı verici..
Serinlemek için dolaptan bir şişe soğuk suyu kafama dikiyorum.. Boğazımdan mideme kadar bir serinlik hissiyatı, sadece bikaç saniye, hepsi o kadar..
Ama yüreğimin serinlemesi için kutuplardaki bütün buzları getirseler yetmez şimdi.. Sadece 'O' serinletebilir yüreğimi.. Bir sesi, bir tepkisi yeter bana..
Nerdesin şimdi acaba, nerdesin?
Seni düşünüyorum bu gece vakti, herkes uyumuş mışıl mışıl.. Pencerem yarı açık, yarı kapalı.. Yarım aralıktan gelen sokak köpeklerinin sesleri.. Bir de bilgisayarımın kasasından gelen fan sesi var şu anda..
O kadar yalnızım ki bu kalabalıklar içinde, o kadar yalnızım ki sensiz..
Bekliyorum godot'u bekler gibi.. bekliyorum sadece, öylesine, amaçsızca, umarsızca..
Saatler ilerlesin, zaman geçsin ve sabah olsun diye bekliyorum belki de.. Sabah olsa da kurtulsam şu geceden diye..
Uyumaya korkuyorum sensiz.. Yatağa giremiyorum, gözlerimi kapayamıyorum.. Çünkü yalnız olduğumu biliyorum ve bu da beni huzursuz ediyor..
Sana sarılarak uyumak istiyorum artık, seninle uyanmak..
Gözlerimi kapadığımda son kez seni, açtığımda ilk kez seni görmek istiyorum..
Şimdi tam 3.40, veda ediyorum sana ama hala bekliyorum, okursan ulaş bana..

10 Mayıs 2008 Cumartesi

Ulaşname


Ne aşk meşk dalgası
ne sağ-sol kavgası
ne de yaşama kaygısı
benim derdim sadece
bir kilo kayısı
belki yiyen olur diye yazıyorum..

Hergün düşünürüm ben
ne mantıklı,
ne mantıksız..
hem anlamlı,
hem anlamsız..
Düşündükçe büyür içimdeki allahsız..
Birden afacan duygular sarar bedenimi
Heycanlanır korkarım..
Heeyy!
kimse yok mu?
siz bilirsiniz
ben zaten
belki duyan olur diye yazıyorum..

Şimdi devam ediyorum anlatmaya
Bakalım ne çıkacak
ne çıkmayacak sabaha..
Kim ölecek
kim kalacak?
Belki yaşayan olur diye yazıyorum..

Efendim öncelikle
ben bir deliyim..
neden diye sorarsanız,
normal insanlar gibi değilim..
normal düşünmüyor
normal yaşamıyorum..
Ne garip duygular besliyor yüreğim
Ne garip fikirler üretiyor beynim
ben kendimi anlamıyorum ki
nasıl anlatayım?
Belki beni bi anlayan olur diye yazıyorum..

Birtürlü kendimi sevemiyorum..
Bazen çok mutlu,
bazen çok mutsuz oluyorum..
nasıl bir duygudur bilemiyorum? ?
yine kafiye takıntısı başladı
kelimeleri seçemiyorum..
kısacası
yüreğim boş, hayallerim boş..
belki biri sever diye yazıyorum..

Nameler nameler nameler..
benim hayatımı gizlerler..
çok yalnızım
bu kalabalıklar içinde
hem ağlarım,
hem gülerim..
ama sadece namelere söylerim
içimdekileri..
belki bi gören olur diye yazıyorum..

Gidiyorum sonu görünmeyen bi yolda
nereye gidiyorum bilmiyorum..
yaşıyorum ama
ne için?
kimin için?
belki bilen vardır diye yazıyorum..

Siliyorum hafızamı
unutuyorum herşeyi..
o eski, o tatlı, o güzel günleri..
ama nasıl unutulur
onun o ateşli, o masum gözleri..
o sıcak, o içten gülüşü..
belki hatırlatan olur diye yazıyorum..

Kah dalıp dalıp giderim
kah içimi dökerim
sırf hayatın anlamını anlamak için
egolarımı ezerim..
Koy gitsin
ver yansın
vur patlasın, çal oynasın..
ya da uğraş
ne şiş yansın ne de kebap diye..
belki akıl veren olur diye yazıyorum..

Adım Ulaş'tır benim
ve tek bir dileğim vardır..
olur mu bilmiyorum ama
belki gerçekleşir diye yazıyorum..

23 Nisan 2008 Çarşamba

Ne Din Ne Siyaset, Sanattadır Marifet!


İnsanlar asırlardır birbirleri arasında çatışmakta ve savaşmaktadırlar.. Peki ne için?
Yok efendim sen bu dindensin ben bu dindenim, sen buna inanıyosun ben buna inanıyorum..Sen gel benim inandığıma inan, ona inanma buna inan.. Efendim gel benim mensubum ol, benim partim eniyisidir, ben hepinizin hükümdarıyım, en büyük benim, lider benim gibi gibi vs..
Ama bunların hepsi yalandır bence, bir kurmacadır.. İnsanların yaşamları boyunca tutunmaya çalıştıkları kuru dallardır bunlar..
Fakat beyinlerini biraz daha çalıştırsalar, ufuklarını biraz daha genişletseler, hayata dar çerçevelerden bakmasalar, neyin daha önemli olduğunun farkına varacaklardır!
Tanrı herkese akıl vermiş herkes farklı farklı düşünsün diye.. Fakat insanlar düşünceleri doğrultusunda gruplaşmaya başlamışlar.. Acaba düşüncelerini birleştirip birleşmeye çalışsalardı daha iyi olmaz mıydı??
Tanrı aynı zamanda insanlara yaratıcılık vermiş her farklı düşüncenin farklı bir üretimi olsun diye.. Fakat insanlar gruplaşarak farklı düşünceleri yok saymışlar ve grup içinde tek bir düşünce egemen kılmışlar ve burdan da tek bir üretim çıkarmışlardır..
Oysa her insanın kendine özgü düşünceleri ve fikirleri vardır.. Bunların değerlendirilmesi gerekir..
İşte din ve siyasette buna izin verilmezken sanat buna izin veriyor..
Her insan özgün düşüncelerini sanat ile ifade ediyor ve özgün yaratılar ortaya çıkarıyor.. Bu da gösteriyor ki sanat herzman özgür ve özgündür..
Şimdi yine soruyorum, din kurallarıyla sınırlı ve siyaset kanunlarıyla baskılı mı yaşamak istersiniz yoksa hayata özgürce bakabilmek ve düşüncelerinizi özgürce yaşayabilmek mi istersiniz??
Karar sizin..

Sanat, Sanatçıların Değil Ona Sahip Çıkanlarındır!


Sanat, herkesin uğraşabileceği, herkesin içinde bulunabileceği bir alandır. Tarihler boyu insanlar hep sanatla uğraşmışlar ve sanatta daha çok üretim yapan toplumlar daha çağdaş toplumlar olmuşlardır..
Ülkemize baktığımızda, kendini sanatçı olarak tanımlayan bir çok insan görürsünüz. Ama önemli olan gerçek sanatçı olmaktır.. O da ancak üretimler ile gerçekleşir.
Üretim yok, düşünme yok, tarışma yok.... yapılan hiçbişey yok fakat iş sanata geldimi herkes sanatçı oluyor nedense???
Anlamak mümkün değil gerçekten de..
Bir de şu var.. O kadar çok sanatla ilgili merkez var ki etrafta ama sanata yapılan bir müdahale sonrasında hiçbirinden tepki gelmiyor. Hepsi birden bire kabuğuna çekilip saklanıyor.. Bu mu gerçek santçılık?
Hayır,sanat hiç kimsenin değildir.. Eğer ki sanat birine ait olacaksa, onlarda sanata sahip çıkanlardır..
Evet sanat, sanata sahip çıkanlarındır..
Tıpkı sokağa atılmış bir sokak çocuğunun, evine alındığı aileye anne baba demesi gibi..
Tiyatro, tiyatrocuların değil tiyatroya sahip çıkanlarındır..
Müzik, müzisyenlerin değil müziğe sahip çıkanlarındır..
Resim, ressamların değil resime sahip çıkanlarındır..
Heykel, heykeltraşların değil heykele sahip çıkanlarındır..
vs......
Hiçbişey onu yaptığımızdan dolayı ona sahip olduğumuzu göstermez, ta ki ona sahip çıkana kadar..

İzmir Kültür Sanat Etkinlikleri


İzmir, bildiğiniz gibi Türkiye'nin en çok aydın yetiştiren şehridir..
Yetiştirdiği aydınlar bu şehrin halkı arasından çıkmıştır hep.. Yine bildiğiniz üzre bu halka gavur denmiştir bu yüzden!
İşte bu İzmir Halkı her daim kendi kültürüne sahip çıkmış ve sanatı desteklemişlerdir.. İzmir halkı işte bu yüzden çağdaş bir toplum oluşturmuştur kendi içinde.. İzmir'liler özgür düüşndükleri ve bu düşüncelerini özgürce yaşayabildikleri için doğruyu yakalamışlardır.. Özgür beyinlerin olduğu bu yerde tabiki de sanat alanı doğal olarak yeşerivericektir ansızın.. Bu alanı yaratan da halkın ta kendisidir.. Sanat bu aydın halkın olduğu yerde kendiliğinden bitiverir.. Toprağı halk, suyu özgür düşünceleridir sanatın.. İzmir'de de sanatın yaşaması için oldukça bu uygun koşullardan vardır..
Büyükşehehir Belediyesi'nin etkinliklerinin yanısıra Balçova Belediyesi'nin etkinlikleri de İzmir'de büyük sükse yapmakta ve ilgi görmektedir..
Kültür adına zaten yıllardır ege yöresi kapsamında bir olgu yaratılımış ve buna yıllardır sahip çıkılmıştır.. Fakat özellikle sanat adına yapılan etkinlikler sınırlı sayıda kalmıştır..
Yenikapı Tiyatrosu'nun kurulmasından sonra sokaklar birdenbire tiyatro ile tanışmış, hiç tiyatro görmeyen halk tiyatronun nasıl bişey olduğuna dair fikir edinmeye başlamıştır..
Tiyatronun ve sanatın sadece üst sınıf insanlar için değil de asıl halk için yapıldığı fikri öğrenilmeye ve tutulmaya başlamıştır!!
Bunun ardından da Balçova Belediyesi Tiyatrosu kurulmuş ve sokaklardan gelen toplumcu sanat böylece sahnelere taşınmış tır.. Sanatın halkla buluşması, yine halktan gelen sanatçılarla, aydınlarla oldu.. Böylece arada bir sınıf farkı oluşmadı, böylece kaynaşma daha kolay oldu..
Şimdi İzmir'de Kültür Sanat etkinlikleri kapsamında, Bademler Tiyatro Şenlikleri düzenlenmekte, Balçova Tiyatro Festivali
düzenlenmekte, Şiir günleri yapılmakta, Barış Tuzak gibi heykeltraş ve ressamlar sergilerini açmakta.. Bu etkinlikler de Büyükşehir ve yerel Belediyelerce desteklenmektedir..
Bu İzmir'in farkıdır.. İzmir herzaman sanatçı ve aydın insanlar yetiştirecektir.. Bu yıllardır böyle oldu ve bundan sonra da böyle olacaktır..
İzmir herzamam ögür(gavur) kalacaktır..
Yaşasın Özgür İzmir, Yaşasın Sanat!

İZMİR'DE TİYATRO

İzmir'de Tiyatro yapan biçok tiyatro var.. Bilinen yaklaşık 40 tane tiyatro var ama bu işi gerçekten yapan 2 tane tiyatro var...
İzmir Yenikapı Tiyatrosu ve Balçova Belediye Tiyatrosu..
Bu tiyatrolar toplumcu yapıda oldukları için asıl tiyatroyu yapan sanatçılardan oluşuyorlar..Çünkü bu iş karşılığında bişey beklemiyorlar.. Tamamen gönülden isteyerek yapıyorlar ve sahip çıkıyorlar tiyatroya ve sanata.. Üstelikte yaşları çok genç olan bu insanlar farklı işler yapıyorlar..
Bir bakımada bu sanatçılar belkide Türkiye'de tek olan birşeyi de yapıyorlar.. Sokaklara çıkıp 'yaşasın tiyatro yaşasın sanat' diye bağırıyorlar.. Özellikle İzmir Yenikapı Tiyatrosu sokak tiyatrolarıyla İzmir'de çeşitli yerlerde sokak oyunlarını sergilemektedir..
Balçova Belediye Tiyatrosu'da İzmir'de Tiyatro ateşini tekrardan canlandıran bir tiyatro olmuş ve dinamik bir güç kazandırmıştır hem İzmir hem de Türkiye tiyatrosuna..
Bademler Tiyatro Şenliklerini ve Balçova Tiyatro Festivalini gerçekleştiren Balçova Tiyatrosu her geçen gün daha da güçlenmekte ve daha aktif, daha dinamik bir yapıya kavuşmaktadır..
İzmir'in tiyatro yükünü sırtına alan bu iki tiyatro, yakın zamanda tüm Türkiye'nin tiyatroya bakış açısını değiştirecek ve yönlendirecektir..
Şimdilik İzmir'de tiyatro denilince ilk akla İzmir Yenikapı ve Balçova Belediye Tiyatrosu gelmektedir..
Bu iki öncü, toplumcu tiyatro herkesi tiyatrolara beklemekte ve karşılığında hiçbişey istememektedir.. Çünkü onlar halkın ta kendisidir ve bu yüzden de halkla aralarında hiçbir anlaşmazlık olmamaktadır.. Oynadıkları oyunlarda hep halkın sorunlarını ön planda tutmuşlardır.. Böylece hep ayakta alkışlanmışlardır..
Bununla birlikte tüm sanat ve tiyatroseverlerin desteğine ihtiyaçları vardır.. Herkese sevgilerini göndermektedirler.. Ve diyorlar ki onlar;
Sevgiyle ve Sanatla kalın sevgili dostlar..

15 Nisan 2008 Salı

'Hayatımız İstatistik' Tek Perde Komedi


Evet... Sonunda ilk yazmayı denediğim oyunu bitirmiş bulunuyorum.. Vatana millete hayırlı uğurlu olsun.. Yazı hayatıma yıllar önce babamdan esinlendiğim şiirler ile başlamıştım.. Daha sonra kendi duygularımın farkına vardım ve bişeyler üretme dürtüsüyle, ağırlıklı olarak sevgiliye ve diğer özlem duyduğum varlıklara şiir yazdım.. İlerleyen yıllarda şiirlerim daha çok bi düz yazı metnini andırmaya başladı.. Her ne kadar şiir görünümünde olsalar da.. Sonra baktım ki böyle olmayacak yazmaya başladım.. Çünkü düşüncelerim şiir mısralarına sığmıyor, bentleri çiğneyip aşıyordu.. Sonra yazmaya, denemeler yazmaya ve türleri çoğaltmaya başladım.. Ama bir türlü yazdıklarım beni tatmin etmiyordu.. Bişeyler eksikti yazılarda.. Ve düşündüm ki evet yazıların ruhu eksik.. İşte o zaman bende yazılara ruh katmak için bir oyun yazmaya karar verdim.. Evet bu sefer olmuştu galiba.. En azından şimdilik beni tatmin etmişti yazdıkalrım.. Bakalım ilerleyen günler neyi beraberinde getirecek..

Oyun: Hayatımız İstatistik
Yazan-Yöneten: Ulaş TUZAK

5 Nisan 2008 Cumartesi

Paradoks




Bana çok tatlı geliyor hayaller

Hepsi gerçekmiş gibi

Belki de onların tatlı olması

Değerli olmalarından kaynaklanıyor

Onları değerli kılansa

Onlara ulaşamamak,

Ulaşılmazlık..

Ne ilginç bi his?

Bir varlık ulaşılmaz olunca

Anlam ve değer kazanıyor..

Ulaşılmaz olunca

Daha bi ulaşmak istiyor insan ona..

Ulaşılmaz oldukça

Oraya yöneliyor insan..

Ulaşılmaz ise bi nesne

İnsanlar birbirini yiyor onun için..

Bi bok sineği bile olsa bu

Ulaşılmaz ise

Pırlanta yüzükten daha değerli oluyor..

Ne anlamsız bi paradoks

Değil mi?

24 Mart 2008 Pazartesi

Korkun, Kaçın, Tiyatrolar Geliyor!!

Daha öncede belirttiğim gibi ben tiyatrosuz bir hayat düşünemiyorum.. Tiyatro, düşüncelerimizi topluma, kimseyi incitmeden anlatabileceğimiz bir arenadır..
Bu arenada hepimiz özgürlüğü doyasıya yaşıyoruz.. Belkide hayatımızda özgür olduğumuz tek yer tiyatro.. Ama bu özgürlüğümüzü kıskananlar, onu elimizden almaya çalışıyorlar..
Ama biz direneceğiz ve bu özgürlüğümüzü kimsenin kısıtlamasına engel olmayacağız!!
Popüler kültüre karşı tiyatro yapacağız.. Savaşa karşı tiyatro yapacağız.. Emperyalizme karşı tiyatro yapacağız.. Ezilmişliğe, sömürüye karşı tiyatro yapacağız.. Halkın kardeşliği için tiyatro yapacağız.. Toplum için tiyatro, toplum için sanat yapacağız!!
Zaten bir üretim toplum için yapılmıyorsa o asla sanat değeri kazanmaz. Bu yüzden yapılan bütün üretimleri halkla buluşturmalıyız. Ama bunu da yaparken yorumsuz olmalıyız.. Yorumu halkın kendisine bırakmalıyız.. Malesef popüler kültürün ilk hedefi budur; insanları etki altında bırakmak.. Yazılı ve görsel kanallardan beyinlere enjekte edilen virüsler yakın zamanda beyinde kanserler oluşturmakta ve toplumuzu öldürmektedirler..
Ey halkım uyan!
Ey halkım dayan!
Biz geliyoruz.. Bütün bu çürümüşlüğü yok etmeye, bütün bataklıkları kurutmaya, bütün sivrisineklerin canına okumaya geliyoruz..
Tiyatrolarla geliyoruz!!!

Türkiye Tiyatrolar Birliği Resmi Sitesi
www.tiyatrobulusmasi.com


Herkesin desteğini bekliyoruz, görüşmek üzere..

1 Şubat 2008 Cuma

Balçova Belediye Tiyatrosu Halkla Buluşuyor


Yaklaşık dört ay önce sıfırdan bir ortam yaratıp çalışmalarına başlayan Balçova Belediye Tiyatrosu'nda oyunların sahnelenmesi için geri sayıma başlandı..
Artık son provaların alındığı oyunlar, Şubat 15 itibariyle izleyicisiyle, yani Balçova halkı ile buluşacak..
Oynanacak oyunlar; Ay Işığında Şamata, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Sevgili Doktor, Salozun Mavalı, Midas'ın Kulakları, Karanlığın Ötesinden Gelen Sesler oynanıcak.. Bunların dışında yönetmenimiz Orçun Masatçı'nın Türkiye'de ilk olarak uyguladığı Dans Tiyatrosu, Sokak Tiyatrosu, Şiir Tiyatrosu ve Radyo Tiyatrosu gibi farklı tarzdaki çalışmaları ile Türk Tiyatrosun'da yeni bir sayfa açmayı hedefliyoruz..
Şubat ayından sonra hergün Balçova'da ve İzmir'in çeşitli bölgelerinde tiyatro dolu günleri gerçekleştirecek olan Balçova Belediye Tiyatrosu, Orçun Masatçı organizasyonluğunda Türkiye'nin çeşitli Tiyatrolarından aldığı davetler ile turneye çıkmayı planlıyor.. Böylece,adını sadece İzmir'de değil tüm yurda duyurmayı hedefliyor..
Asıl amaç önümüzdeki yıllarda Balçova Şehir Tiyatrosu'nu oluşturmaktır. Bunun için çalışacak ekip Balçova Belediye Tiyatrosu'ndan yetişecektir.
Herşey için, Belediye Başkanımız Mehmet Ali Çalkaya ve Kültür Müdürümüz Şair Tuğrul Keskin'e teşekkürlerimizi sunuyoruz..

Balçova Belediye Tiyatrosu

Herşeyden önce tiyatro oyuncusu olmanın ne kadar muhteşem birşey olduğunu söylemek istiyorum ve hemen ardından da Balçova Belediye Tiyatrosunu bize sağlayanlara teşekkürleimi sunuyorum.Balçova Tiyatrosu oyuncusu olarak birçok şey söylemek istiyorum ve bunları da sizlerle paylaşmak istedim.Tiyatro için bütün engelleri ortadan kaldıran bir ortam yaratılmış ne güzel olmuş..
Balçova halkının da ne kadar aydın olduğunun bir göstergesi de onların tiyatroyla bu kadar ilgilenmesinde yatıyor..
Tiyatroyla ilgilenen, onu izlemek için can atan insanlar için birşeyler üretmek ve oynamak ne kadar güzel ve heycan verici bir duygudur anlatamam yaşamanız lazım..
Bir de tutku haline gelmişse eğer bu iş burda yapılır arkadaşım diyorum..
Balçova önce İzmir'de sonra Türkiye'de ismini bu tiyatro sayesinde duyuracaktır diye inanıyorum ve tabii ki bizlerin çok çalışması sayesinde olur bu..
Balçova Belediyesi Tiyatrosu şu an bir çok tiyatrodan daha iyi durumda ve en kısa zamanda eniyileri arasına girecektir..
Herkesten tam destek ve güven bekliyoruz..
Bize inanan herkese teşekkürlerimi sunuyorum..
Sevgi ve sanatla kalın..