SOSYAL MEDYA

SOSYAL MEDYA
ulastuzak

29 Eylül 2009 Salı

Cinsellik Üzerine

ne bir açlığa benzer bu
ne de susuzluğa
yahut kuş tüyü bir yatakta
geceler süren uykusuzluğa..

vampirlerin susuzluğu gibi
su içmekle geçmez
kandan başka hiçbirşey
bu yokluğu gidermez..

acıkırsan, bir kuru ekmek
susarsan,bikaç yudum su
yorulursan, iki saat uyku
hemen çare olur sana..
lakin öyle bi ihtiyaç bu
heran bela olur sana..

önce okul bitirip
iş sahibi olman gerek,
hele erkek isen bir de
askere gitmen gerek,
sonra bir ev tutup
yuva kurman gerek,
oldu paşam yaş 30 küsür
birde çocuk yapman gerek..

bütün bu ahval ve şerait içinde
sağlıklı, mutlu kalman gerek..

yıllardır okuyoruz
okul bitmiyor..
bitiren arkadaşlar
işe giremiyor..
işe girip çalışanlar
bir eş bulamıyor..
bulup evlenenlerinde
yaşı çoktan geçiyor..

bu yaşa gelene kadar
bizler napalım?
sağlıklı yaşam için
hep oruç mu tutalım?
tamam tutalım da
nezaman bozalım?

aç olan kişi, gözünde yemekleri görür
sabah akşam sürekli kebapları düşünür
parasız ise lokantaların önünde sürünür
bir parça kuru ekmeğe minnettar olur..

susayan kişinin, aklına ilk buzlar gelir
sonra kola, gazoz meyve suları
bira, rakı, viski, votka ister bazıları
bir yudum su içince unutur o hazları..

yorulan kişinin, burnunda tüter yatmak
eve gelince ilk işidir, kendini yatağa atmak
hele şöyle olsa da bir kuş tüyü yatak
lakin bir kanepeye kıvrılıp uyumak bile yeter..

aç değilim,
susuz değilim,
uykusuz da değilim..
fakat nerden geliyor
bu içimdeki eğilim?
birşey istiyor bedenim
ve rahatsızlık veriyor..
fakat toplum da bu konuda
beni huzursuz ediyor..

devletim bana, ne gelecek
ne de iş veriyor..
fakat aklıma binbir türlü
garip düşler giriyor..
iki güzel göz, bir tatlı dudak
bana çok hoş geliyor..
üşüyorum geceleri artık
zaten kış ta geliyor..
sarılıp uyumalıyım birine ama
bu durum herkese yaş geliyor..

Ulaş Tuzak

14 Eylül 2009 Pazartesi

Bir Garip Sonat

Buzdağlarının yamacından,
Baharın sıcaklığıyla eriyen
Bir çığ gibi düştün yüreğime..
Yüreğim karlar altında kaldı..
Hayallerim, o masum beyazlıkların
En derinlerinde saklı artık..

Yüreğimi teşir ettin ve gittin sessizce
Şimdi ısrarla kahrediyorum kendime
Sıradan değil bu bi garip
Bi başka hikaye tam anlamıyla..
Sarsıyordu beynimden bacaklarıma kadar
Titretiyordu zangır zangır..
Hengameli günlerin buğulu yansıması
Mat duvarlarında kayboluyordu öykümün
Göz altlarımı morartmış endişelerin
Soğuk ürpertisini hissediyorum şimdi..

Ey tutkuların fışkırarak yardığı yüreğim,
Zehrini bir seferde yay ki damarlarıma
Uğuştuğunu hissetmeden silsin hafızamı kökünden
Ve yeniden yazılmaya başlansın kaderim..
Sabıkasızca değdir masum dudaklarını
Benim utangaç dudaklarıma
Sebepsizce öp beni hiç duraksamadan
Bıkmadan ve yorulmadan..
Soru sormadan sev beni,
Şüphe etmeden aşkı yaşa..
Bırak kendini aşka benim kolarımda lütfen..

Unutma!
Kalbin asla sana yalan söylemez
Ona karşı koyma..
Beyinlere şeytan girebilir
Ama bir kalbe asla!
7 kez yıldırım çarpsa da
8incide yine kaçma..
bırak çarpsın
bişey olmaz nasılsa..

Sürükleyerek götürüyor hayat,
Enteresan insanların arasına bir çırpıda salıveriyor..
Tanışmakta zorlanmasam da pek
Alışmakta biraz sorun yaşıyorum
Ama dayanırım ben bu garipliğe
Sonunda sevişmek varsa elbet..
Kısmet işte herşey, biraz sabret
Düşünerek paralama kendini..
Yıldırım gibidir, bazı tesadüfler
Bütün mümkün sonuçları
Tersine çevirebilir de bazen..

Saçmalıktır herşeyi bir nedene bağlamak
Nedensizce yaşamak varken hayatı..
Sorgulamasak ne güzel olurdu
Birbirimizden kaçak bakışlarımızı..
Garipsiyorum göz göze geldiğimiz her an
İçimdeki titreyişin sebebini merak etmeni.
Keşke herşeyin bir sınırlandırıcısı olmasa diye düşünürken
Bir yandan da saklı hislerimi
Günyüzüne çıkarsam mı acaba diyorum..
Tam vericek iken zehrimi dudaklarına
İradem donduruyor biranda
Beynimle kalbim arasındaki iletken sıvıyı..

Gözbebeklerindeki umutsuz bakışlar
Çıkmaz sokaklarına sürüklüyordu beni yavaş yavaş
Derinlemesine yokoluş böyle başlıyordu bedenimde..
Aşıkları serinleten rüzgarlar, içimi buz gibi donduruyordu..

Ulaş Tuzak