SOSYAL MEDYA

SOSYAL MEDYA
ulastuzak

23 Nisan 2008 Çarşamba

Ne Din Ne Siyaset, Sanattadır Marifet!


İnsanlar asırlardır birbirleri arasında çatışmakta ve savaşmaktadırlar.. Peki ne için?
Yok efendim sen bu dindensin ben bu dindenim, sen buna inanıyosun ben buna inanıyorum..Sen gel benim inandığıma inan, ona inanma buna inan.. Efendim gel benim mensubum ol, benim partim eniyisidir, ben hepinizin hükümdarıyım, en büyük benim, lider benim gibi gibi vs..
Ama bunların hepsi yalandır bence, bir kurmacadır.. İnsanların yaşamları boyunca tutunmaya çalıştıkları kuru dallardır bunlar..
Fakat beyinlerini biraz daha çalıştırsalar, ufuklarını biraz daha genişletseler, hayata dar çerçevelerden bakmasalar, neyin daha önemli olduğunun farkına varacaklardır!
Tanrı herkese akıl vermiş herkes farklı farklı düşünsün diye.. Fakat insanlar düşünceleri doğrultusunda gruplaşmaya başlamışlar.. Acaba düşüncelerini birleştirip birleşmeye çalışsalardı daha iyi olmaz mıydı??
Tanrı aynı zamanda insanlara yaratıcılık vermiş her farklı düşüncenin farklı bir üretimi olsun diye.. Fakat insanlar gruplaşarak farklı düşünceleri yok saymışlar ve grup içinde tek bir düşünce egemen kılmışlar ve burdan da tek bir üretim çıkarmışlardır..
Oysa her insanın kendine özgü düşünceleri ve fikirleri vardır.. Bunların değerlendirilmesi gerekir..
İşte din ve siyasette buna izin verilmezken sanat buna izin veriyor..
Her insan özgün düşüncelerini sanat ile ifade ediyor ve özgün yaratılar ortaya çıkarıyor.. Bu da gösteriyor ki sanat herzman özgür ve özgündür..
Şimdi yine soruyorum, din kurallarıyla sınırlı ve siyaset kanunlarıyla baskılı mı yaşamak istersiniz yoksa hayata özgürce bakabilmek ve düşüncelerinizi özgürce yaşayabilmek mi istersiniz??
Karar sizin..

Sanat, Sanatçıların Değil Ona Sahip Çıkanlarındır!


Sanat, herkesin uğraşabileceği, herkesin içinde bulunabileceği bir alandır. Tarihler boyu insanlar hep sanatla uğraşmışlar ve sanatta daha çok üretim yapan toplumlar daha çağdaş toplumlar olmuşlardır..
Ülkemize baktığımızda, kendini sanatçı olarak tanımlayan bir çok insan görürsünüz. Ama önemli olan gerçek sanatçı olmaktır.. O da ancak üretimler ile gerçekleşir.
Üretim yok, düşünme yok, tarışma yok.... yapılan hiçbişey yok fakat iş sanata geldimi herkes sanatçı oluyor nedense???
Anlamak mümkün değil gerçekten de..
Bir de şu var.. O kadar çok sanatla ilgili merkez var ki etrafta ama sanata yapılan bir müdahale sonrasında hiçbirinden tepki gelmiyor. Hepsi birden bire kabuğuna çekilip saklanıyor.. Bu mu gerçek santçılık?
Hayır,sanat hiç kimsenin değildir.. Eğer ki sanat birine ait olacaksa, onlarda sanata sahip çıkanlardır..
Evet sanat, sanata sahip çıkanlarındır..
Tıpkı sokağa atılmış bir sokak çocuğunun, evine alındığı aileye anne baba demesi gibi..
Tiyatro, tiyatrocuların değil tiyatroya sahip çıkanlarındır..
Müzik, müzisyenlerin değil müziğe sahip çıkanlarındır..
Resim, ressamların değil resime sahip çıkanlarındır..
Heykel, heykeltraşların değil heykele sahip çıkanlarındır..
vs......
Hiçbişey onu yaptığımızdan dolayı ona sahip olduğumuzu göstermez, ta ki ona sahip çıkana kadar..

İzmir Kültür Sanat Etkinlikleri


İzmir, bildiğiniz gibi Türkiye'nin en çok aydın yetiştiren şehridir..
Yetiştirdiği aydınlar bu şehrin halkı arasından çıkmıştır hep.. Yine bildiğiniz üzre bu halka gavur denmiştir bu yüzden!
İşte bu İzmir Halkı her daim kendi kültürüne sahip çıkmış ve sanatı desteklemişlerdir.. İzmir halkı işte bu yüzden çağdaş bir toplum oluşturmuştur kendi içinde.. İzmir'liler özgür düüşndükleri ve bu düşüncelerini özgürce yaşayabildikleri için doğruyu yakalamışlardır.. Özgür beyinlerin olduğu bu yerde tabiki de sanat alanı doğal olarak yeşerivericektir ansızın.. Bu alanı yaratan da halkın ta kendisidir.. Sanat bu aydın halkın olduğu yerde kendiliğinden bitiverir.. Toprağı halk, suyu özgür düşünceleridir sanatın.. İzmir'de de sanatın yaşaması için oldukça bu uygun koşullardan vardır..
Büyükşehehir Belediyesi'nin etkinliklerinin yanısıra Balçova Belediyesi'nin etkinlikleri de İzmir'de büyük sükse yapmakta ve ilgi görmektedir..
Kültür adına zaten yıllardır ege yöresi kapsamında bir olgu yaratılımış ve buna yıllardır sahip çıkılmıştır.. Fakat özellikle sanat adına yapılan etkinlikler sınırlı sayıda kalmıştır..
Yenikapı Tiyatrosu'nun kurulmasından sonra sokaklar birdenbire tiyatro ile tanışmış, hiç tiyatro görmeyen halk tiyatronun nasıl bişey olduğuna dair fikir edinmeye başlamıştır..
Tiyatronun ve sanatın sadece üst sınıf insanlar için değil de asıl halk için yapıldığı fikri öğrenilmeye ve tutulmaya başlamıştır!!
Bunun ardından da Balçova Belediyesi Tiyatrosu kurulmuş ve sokaklardan gelen toplumcu sanat böylece sahnelere taşınmış tır.. Sanatın halkla buluşması, yine halktan gelen sanatçılarla, aydınlarla oldu.. Böylece arada bir sınıf farkı oluşmadı, böylece kaynaşma daha kolay oldu..
Şimdi İzmir'de Kültür Sanat etkinlikleri kapsamında, Bademler Tiyatro Şenlikleri düzenlenmekte, Balçova Tiyatro Festivali
düzenlenmekte, Şiir günleri yapılmakta, Barış Tuzak gibi heykeltraş ve ressamlar sergilerini açmakta.. Bu etkinlikler de Büyükşehir ve yerel Belediyelerce desteklenmektedir..
Bu İzmir'in farkıdır.. İzmir herzaman sanatçı ve aydın insanlar yetiştirecektir.. Bu yıllardır böyle oldu ve bundan sonra da böyle olacaktır..
İzmir herzamam ögür(gavur) kalacaktır..
Yaşasın Özgür İzmir, Yaşasın Sanat!

İZMİR'DE TİYATRO

İzmir'de Tiyatro yapan biçok tiyatro var.. Bilinen yaklaşık 40 tane tiyatro var ama bu işi gerçekten yapan 2 tane tiyatro var...
İzmir Yenikapı Tiyatrosu ve Balçova Belediye Tiyatrosu..
Bu tiyatrolar toplumcu yapıda oldukları için asıl tiyatroyu yapan sanatçılardan oluşuyorlar..Çünkü bu iş karşılığında bişey beklemiyorlar.. Tamamen gönülden isteyerek yapıyorlar ve sahip çıkıyorlar tiyatroya ve sanata.. Üstelikte yaşları çok genç olan bu insanlar farklı işler yapıyorlar..
Bir bakımada bu sanatçılar belkide Türkiye'de tek olan birşeyi de yapıyorlar.. Sokaklara çıkıp 'yaşasın tiyatro yaşasın sanat' diye bağırıyorlar.. Özellikle İzmir Yenikapı Tiyatrosu sokak tiyatrolarıyla İzmir'de çeşitli yerlerde sokak oyunlarını sergilemektedir..
Balçova Belediye Tiyatrosu'da İzmir'de Tiyatro ateşini tekrardan canlandıran bir tiyatro olmuş ve dinamik bir güç kazandırmıştır hem İzmir hem de Türkiye tiyatrosuna..
Bademler Tiyatro Şenliklerini ve Balçova Tiyatro Festivalini gerçekleştiren Balçova Tiyatrosu her geçen gün daha da güçlenmekte ve daha aktif, daha dinamik bir yapıya kavuşmaktadır..
İzmir'in tiyatro yükünü sırtına alan bu iki tiyatro, yakın zamanda tüm Türkiye'nin tiyatroya bakış açısını değiştirecek ve yönlendirecektir..
Şimdilik İzmir'de tiyatro denilince ilk akla İzmir Yenikapı ve Balçova Belediye Tiyatrosu gelmektedir..
Bu iki öncü, toplumcu tiyatro herkesi tiyatrolara beklemekte ve karşılığında hiçbişey istememektedir.. Çünkü onlar halkın ta kendisidir ve bu yüzden de halkla aralarında hiçbir anlaşmazlık olmamaktadır.. Oynadıkları oyunlarda hep halkın sorunlarını ön planda tutmuşlardır.. Böylece hep ayakta alkışlanmışlardır..
Bununla birlikte tüm sanat ve tiyatroseverlerin desteğine ihtiyaçları vardır.. Herkese sevgilerini göndermektedirler.. Ve diyorlar ki onlar;
Sevgiyle ve Sanatla kalın sevgili dostlar..

15 Nisan 2008 Salı

'Hayatımız İstatistik' Tek Perde Komedi


Evet... Sonunda ilk yazmayı denediğim oyunu bitirmiş bulunuyorum.. Vatana millete hayırlı uğurlu olsun.. Yazı hayatıma yıllar önce babamdan esinlendiğim şiirler ile başlamıştım.. Daha sonra kendi duygularımın farkına vardım ve bişeyler üretme dürtüsüyle, ağırlıklı olarak sevgiliye ve diğer özlem duyduğum varlıklara şiir yazdım.. İlerleyen yıllarda şiirlerim daha çok bi düz yazı metnini andırmaya başladı.. Her ne kadar şiir görünümünde olsalar da.. Sonra baktım ki böyle olmayacak yazmaya başladım.. Çünkü düşüncelerim şiir mısralarına sığmıyor, bentleri çiğneyip aşıyordu.. Sonra yazmaya, denemeler yazmaya ve türleri çoğaltmaya başladım.. Ama bir türlü yazdıklarım beni tatmin etmiyordu.. Bişeyler eksikti yazılarda.. Ve düşündüm ki evet yazıların ruhu eksik.. İşte o zaman bende yazılara ruh katmak için bir oyun yazmaya karar verdim.. Evet bu sefer olmuştu galiba.. En azından şimdilik beni tatmin etmişti yazdıkalrım.. Bakalım ilerleyen günler neyi beraberinde getirecek..

Oyun: Hayatımız İstatistik
Yazan-Yöneten: Ulaş TUZAK

5 Nisan 2008 Cumartesi

Paradoks




Bana çok tatlı geliyor hayaller

Hepsi gerçekmiş gibi

Belki de onların tatlı olması

Değerli olmalarından kaynaklanıyor

Onları değerli kılansa

Onlara ulaşamamak,

Ulaşılmazlık..

Ne ilginç bi his?

Bir varlık ulaşılmaz olunca

Anlam ve değer kazanıyor..

Ulaşılmaz olunca

Daha bi ulaşmak istiyor insan ona..

Ulaşılmaz oldukça

Oraya yöneliyor insan..

Ulaşılmaz ise bi nesne

İnsanlar birbirini yiyor onun için..

Bi bok sineği bile olsa bu

Ulaşılmaz ise

Pırlanta yüzükten daha değerli oluyor..

Ne anlamsız bi paradoks

Değil mi?