SOSYAL MEDYA

SOSYAL MEDYA
ulastuzak

29 Temmuz 2019 Pazartesi

BUNLARI BİLİYONUZ MU LEN STORY MİLLETİNİN İNSANLARI?


Görünmezlik, ışınlanma, zamanda yolculuk yıllar önce bulundu. (bakınız Philedelphia Deneyi 28 Ekim 1943)
Uzaylılar dünyaya çoktan geldiler, yerleştiler ve de insanlar üzerinde deneyler yapıyorlar. (bakınız 1947’deki Roswell UFO vakası ve sonrasında Amerika Navada eyaletinde kurulan dünyanın en çok korunan “Area 51” yani 51. Bölge olarak adlandırılan ve orada neler yapıldığı sır gibi saklanan dünyanın en gizemli yeri)
Ölümsüzlük bulundu..
Araştırmaya üşenenler için kısaca bahsedeyim;
Yahudi olduğu için Almanya’da barınamayan Einstein, Amerika’ya göç ediyor. Burada Nikola Tesla ile Amerikan Donanması için gemilerin radarlarda görünmemesini sağlayacak bir projede çalışıyorlar. Burada tesadüfen sadece manyetik olarak değil, fiziksel yani maddesel olarak da bir gemiyi başka bir yere ışınlayarak görünmez hale getirmeyi buluyorlar. Donanma personeli deney sırasında geminin içinde tutulduğu için hayatını kaybedenler, akıl sağlığını yitirenler, manyetik olarak başkalaşım geçirenler oluyor, hatta yoğun ışıma sırasında geminin etrafını yeşil bir bulut sardığı sırada iki personel gemiden atlayıp 2 yıl zamanda yolculuk yaptıkları ortaya çıkıyor. Bunu halkın tepki göstermemesi, diğer ülkelerin bilmemesi ve bunu savaş taktiği olarak kullanmak için Amerikan hükümeti bunu devlet sırrı olarak gizliyor ve yalanlıyor. Buna rağmen 1984 ve 2012 de iki tane sinema filmi çekiliyor. Bu filmlerin Amerika’da gösterimi ise yasaklanıyor.
Gelelim ikinci konumuza;
1947 yılında Amerika’nın Roswell kasabasına bir uçan daire düşüyor. Bunun içinden 3 tane ölü 1 tane de canlı gri başlı uzaylılar çıkartılıyor. Ölüler üzerinde otopsi ve deneysel araştırmalar yapılıyor. Canlı olanla ise bir takım anlaşmalar yapılıyor. Anlaşmaya göre; uzaylılar, deneyler ve araştırmalar yapmak için kendilerine özel olarak tahsis edilecek g izli ve güvenli bir bölge istiyorlar. Hatta deneylerde kullanılacak insan ve hayvanlar için izin bile alıyorlar. Bununla alakalı olarak bir sürü kaçırılma ve kayıp olayları patlak veriyor. 51. Bölge etrafında hayvan cesetleri görülmeye başlanıyor. Amerika teknolojik olarak sıra dışı bir ilerleme kaydediyor. Şu anda bile aya insanlı gitmenin mümkün olamadığı düşünülürse ne bileyim yani, belki de aya da gidilmemiştir amma velakin van allen kuşağını aşmanın tek yolu belki de uzaylıların yardımıdır. Bu 51. Bölge denilen yere en fazla 50 km yaklaşabiliyorsunuz, sonrasında ise sorgusuz sualsiz vur emri var. Neden sizce?

The Island, Ada filmini izleyenler hatırlar. Yer altında kapsüllerin içinde tutulan insan klonları, yani VIP insanlar için üretilmiş yedek bedenleri. Buna benzer bir ortamın 51.Bölgede olduğu söylenmekte ancak bu araştırmaların Uzaylılar tarafından yapılıp yapılmadığı da gizemini korumakta.
Tüm bunlar ve daha fazla merak edilen sorular karşısında sosyal medyadan örgütlenen dünyanın dört bir tarafındaki insanlar 1 milyon kişiyi toplamaya ve hep beraber 51. Bölgeye girmeye çalışacaklar. Hem de bu önümüzdeki Eylül ayında. Eğer böyle bir aktivite gerçekleşirse, Amerikan hükümetinin ne yapacağı gerçekten merak konusu. Bekleyip görücez.

Bu arada aklımda bi komplo teorisi canlandı. Eski fresk duvar resimlerine ve da vinci gibi bazı ressamların tablolarında da isa resmedilirken arka planlarda uzaylı figürleri yer almakta. Acaba hep göğe çıkarıldığı şeklinde anlatıları olan isa'yı uzaylılar mı götürdü? Zaman yolculuğu yaptırıp bir gün geri mi getirecekler? Ya da aslında her şeyi mucize olan isa uzaylı mıydı? Tabi bunlar benim aklıma gelen sorular..

Ölümsüzlük bulundu ancak bunun diğer konular gibi spoilerları yok. Sadece yüksek dereceli, 33. Dereceden masonlar yani dünyayı yöneten 13 ailenin başları, bunlar; Rockfeller, Rothschield, Dupont, Reynold, Lee, Kennedy, Astor, Ferman, Collins, Bundy, Onassis, McDonald, Russel aileleri olarak bilinmektedirler.
Peki ölümsüzlük nasıl oluyor da fark edilmiyor. (bakınız Man from Earth yani Dünyalı ismindeki filmi seyredebilirsiniz) bu tür insanlar farklı zamanlarda farklı kişilik olarak yaşamaya devam ediyorlar.Tabi yaşadıkları ortamlar dünyanın en üst makamlarında olduğu için kimse bunları sorgulayamıyor ve de araştıramıyor.
Çünkü sen ve senin gibiler ölüyorlar ama onlar ölmüyor ve senden sonra gelenleri de yönetmeye, sömürmeye devam ediyorlar ve edecekler. Hatta kuracakları yeni dünya düzeninde, kaynaklar azaldığı için Dünya nüfusunu 300 milyona kadar düşürmeye karar verdiler. Senin bundan bile haberin yok. Senin tek derdin, küçücük dünyanda birilerinin ne yediği ne içtiği ne giydiği nerelere gittiği nasıl yaşadığı ile ilgilenmek, kendi etrafındaki insanları taklit etmeye çalışmak, onlarla sidik yarışına girişmek vs. DİN, SİYASET, FUTBOL, MODA, MAGAZİN, CİNSELLİK, ADALET, EKONOMİ, İŞSİZLİK, EĞİTİM, SAĞLIK gibi konuların içinde hapsolmuşsun. Bir fanusun içinde zenginlerin yemesini beklediği bir balıktan farksız olduğunu göremiyorsun. Bunları hurafe ya da şehir efsanesi olarak düşünebilirsin ama eğer hala kendini özgür değil de köle gibi hissediyorsan bence bunların doğru olma ihtimali çok ama çok yüksek.

21 Temmuz 2019 Pazar

Son of a Beach in Bodrum Muğla Turkey

Son 5 senede arka arkaya yaşanan, Suriyeli göçmen krizi, darbe, deprem, döviz krizi, İstanbul seçimi gibi olayların ardından 2019 yazı Bodrum’da oldukça sakin bir şekilde geçiyor. Temmuz’un 15’inden sonra yavaş yavaş hareketlenen beachler ve gece klüpleriyle birlikte turizm esnafının da yüzünde tebessümler belirmeye başladı. Özellikle değinmek istediğim kısım ise Beach Club’lar..
Her sene sayıları artan Beach Club’lar maalesef miktarı belli olan pastayı daha küçük dilimlere bölmeye başladılar. Haliyle ağzına kadar dolu Beach diye bir şey de kalmadı, mekanların boşluğundan dolayı tercih edilmeyen, gün geçtikçe müşteriye hasret kalan yerler çok yakında iskele sökmeye başlayacaklar. Bununla birlikte bütün zengin müşterileri kendisine çekmeyi başaran organizasyonları güçlü patronlar, büyük parsayı elinde tutabilmek için ekstra PR’cılar ve parti ikonları ile çalışıyorlar. Bunlar, sosyeteden ve sanat camiasından ünlü isimleri mekana getirebilmenin ve cemiyet hayatını orada yaşatabilmenin çalışmalarını yapıyorlar.
Diğer taraftan muhabbetlerin yanından teğet bile geçmeyen halk plajları, lüks Beach’lerin iskeleleriyle çoktan teğet geçmişler. Aslında aynı koyda, aynı denizi ve havayı paylaşan insanlar birbirlerinin gözüne sınıfsal farkı sokabilmek için böyle bir alan geliştirmişler. Bir taraf ücretsiz denize girerek halk oluyor, bir taraf girişe 150 TL verip bir suyu 20 TL’ye içince kendisini brujuva zannediyor. Haa bu arada, pomernian boo cinsi köpeği olmayanı da Beach’lere almıyorlar haberiniz olsun.
En çok üzüldüğüm nokta ise, o güzelim halk plajlarında artık genç ve güzel kızlara rastlanılmaması. Sanki birileri o popülasyonun halkın içine girmesini, halk plajını kullanmasını yasaklamış. Hem halk hem de güzel kız olunmuyor mu abi? Ayıp bişey mi güzel olarak halk plajında bulunmak? E tabi, dolayısiye o grubun peşinden sürüklediği genç ve paralı erkek güruhu da halk plajlarını teğet geçiyor. İskele üstü beachler bir anda gece klübü gibi localara bistrolara barlara dönüşmüş durumda. Happy Hour sistemi de otomatikman devreye giriyor ve organizatörler hazır toplanmış olan bu kazları yolmak için koftiden partiler düzenliyor. Bu işten en çıtır ekmeği onlar yiyor haliyle.
Velhasılkelam, Bodrum’da tatil yapmak istiyorsanız bence Beach’lere gidip boşuna tonla para harcamayın. Teşbihte hata olmaz, kusura bakmayın ama malak gibi saatlerce şezlongta yatıp, bangır bangır müziğe maruz kalarak saç makyaj falan bozulucak diye de kafanızı bile sokmadan iki denize vücudunuzu daldırıp çıkarmak tatil falan değil. Mis gibi, temiz, bakir koyları hala mevcut iken, oralara gidin, keşfedin. Biraz macera yaşayın. Nasıl ki Alaçatı’da Deliklikoy diye bir yer keşfedildi ve miadını bile doldurdu, Bodrum’da da Çökertme Koyu var, Kisse Bükü var, Kargıcak Koyu var, Gerenkuyu var, var da var yani.. Hatta alın çadırınızı otele de para vermeyin. Şimdi piyasa çadırlarda..