SOSYAL MEDYA

SOSYAL MEDYA
ulastuzak

11 Şubat 2013 Pazartesi

obsesif-kompulsif

Uyurken, uyanıkken ve en çok ta yarı uykulu sersem halimdeyken gafil avlanıyorum onun sürekli yanıp sönen fener lambası gibi sinyal gönderen düşüncelerine. Eminim biz her an birbirimizi düşünüp duruyoruz ama konuşmaya gelince zorlanıyoruz. Ya da zevk vermiyor boş ve anlamsız konuşmalarımız. Düşünmek ve sevişmek asıl maksadımız. Maksadımızı aşan şeylere katlanamıyoruz. Ne beni onun gizemli yaşantısı ilgilendiriyor, ne de onu benim karmakarışık hayatım. Bunların hiçbir ilgisi yok ilişkimizle, sadece içgüdüsel tavırlar sergiliyoruz birbirimize karşı. Aylar, yıllar da geçse değişmeyen tek şey bu tavırlar oluyor. Peki neden değişmiyor bunlar? Çünkü bu bir obsesyon.. Hep aynı düşünceler, her gün aynı sanrılar, bitmeyen dejavular.. üstelik bunu bastırmaya çalışmak için sarf edilen çaba ve kendini zorlama, komplesyon.. Düşündüğünü fark ettirmemeye çalışmak mesela, ne saçma! Neden boşu boşuna zorluyoruz kendimizi, neden bariz şekilde birbirimizi istediğimiz halde oyun oynamaya çalışıyoruz? Bence canımız sıkılıyor ve oyun oynamak istiyoruz. Bir an önce kavuşmayı düşlüyor ama ulaşılmazlığın enfes lezzetini tadıyoruz. Ah bi buluşabilsek neler neler yapıcaz, kafada bunları kurup duruyoruz. Bir taraftan da birbirimizin damarına basıp duruyoruz, duymak istediğimiz şeyleri bir türlü söylemiyoruz birbirimize. Evet, bilerek böyle davranıyoruz, bu da oyunun bir parçası. Kıvrandırıyoruz, acı çektirmek hoşumuza gidiyor belki de. Belki de acı biberin verdiği keyfi veriyoruz birbirimize, hani iştah açıyor ya ondan olabilir. Bu yüzden takılı kalmaya, düşünmeye, oyun oynamaya ve obsesif-kompulsif yaşamaya devam ediyoruz.

1 yorum:

Fitfitella dedi ki...

Ulaşılmazlığın enfes lezzeti :) ama sende biliyosun ki ulaşimoo var öyle bişii ;)