SOSYAL MEDYA

SOSYAL MEDYA
ulastuzak

24 Nisan 2013 Çarşamba

Tek mi? Çift mi?

çocukluktan sadece uzun eşek oynarken hatrımda kalan bu sözler, yıllar sonra bana garipliklerle dolu anlar yaşatmaya başladı. daha dün annemizin kollarında saf saf yaşarken, çiçekli bahçemizin yollarında sap sap koşarken, şimdi birer birer birbirimizden kaçarcasına çift olmaya adadık kendimizi nedense? eski yaşamlarımızı, o saf ve sap arkadaşlarımızı yalnızlığına terk etmeye başladık zamanla. sonraları öğrendim ki buna büyümek deniyormuş, büyüyünce insanlar, çiftleşmeye başlıyorlarmış ve tek olan her şeyi siliyorlarmış hayatlarından.toplumumuza göre herkes çift olmalı, etrafındakiler de çifter çifter olmalıymış. teklik sadece allaha mahsusmuş. (buna da bi şekilde tanrıyı karıştırdılar ya neyse) bu arada acınılası çok insan gördüm fakat hiç biri, bi çiftin yanında entegre halinde dolaşan saptan daha fazla trajik görünmedi gözüme. şu an en saf ve en sap halimle onları ve olanları izliyorum uzaktan, acımaya devam ediyorum hala yanındakilere ve tabiki düşünmeye de. tıpkı, her gün sevişen bir insanla, her gün sevişmenin hayalini kuran bir insan arasındaki duygusal farklılıklar gibi. tek olmanın sınırsız keyfini çıkardım mesela. kafamdaki bütün fantazilerin gerçekleşebilme ihtimalinden hiç paniğe kapılmadım, birine yakalanabilir miyim, yakalanırsam hesap verebilir miyim, veremezsem tartışıp kavga edebilir miyim gibi sıkıntılarım olmadı hiç.
mesela bugün;
"dolmuşa bindim, kara gözlerine sürme çekmiş, acayip bir manita ile göz göze geldim henüz ilk saniyede. gözlerimiz ilk mesajı birbirimize vermişti bile. yanına oturmaya cesaret edemesem de hemen arkasındaki koltuğa oturmayı becermiştim. yüzü genç gösterse de elleri gerçek yaşını ele veriyordu. arkasına oturduğumu henüz fark etmediği için sağa ve sağ arka çapraz boşluklara kaçamak bakışlar atıyordu ama beni göremiyordu. bir yandan parmağındaki yüzüğü çeviriyordu, ya çıkarmaya çalışıyor ya da oynuyordu. koltukların arasındaki boşluktan onu izliyordum, aradan sızan nefesimi ensesinde hissetmesi onu izlediğimi belli etmiş olacak ki, yüzük parmağını avcunun içine aldı hemen. diğer elinin parmakları ile, sol kulağının üstüne düşen kahkülü ile oynamaya başladı iç güdüsel bir hareketle. bu da klasik oyalanma hareketi idi kadınların. ne kadar oyalansa da kulak memelerinin kırmızılığını çok rahat görebiliyordum, dudaklarıyla aynı renk olmuşlardı bi anda. bu durum bana da ayrı bir güç, ayrı bir şehvet kazandırmıştı. harekete geçmek için son bir hamlem kalmıştı ve o an şu soruyu soruyordum kendime 'acaba tek mi?.. çift mi?..' "

Halikarnas Şarapçısı
-şarapsal hikayeler serisi-
Bodrum-2013/04

Hiç yorum yok: