SOSYAL MEDYA

SOSYAL MEDYA
ulastuzak

15 Temmuz 2014 Salı

ADAM - 1

Her son, yeni bir başlangıçtı onun için de. Ne yapsa olmuyor değil de, ne olmuyorsa onu yapıyordu aslında. Olmayacak işlerin peşinden koşma konusunda bir dahiydi. Adamın bu özelliği, ona değişik bir kişilik katıyordu. Bir gün, olmayacak bir işi oldurtarak tarihe geçebilirdi. O, bu potansiyeli sayesinde, yaşama karşı umutla bakabiliyordu hala.
Cep telefonunun şarjı bitmek üzereyken gelen mesajla bugünkü yalnızlığından yırtmayı başarmıştı. Can havliyle konuşup bağladığı hatundan akşam için randevu kopartmıştı. Şimdi akşama kadar hedefi olan bir ok gibi kendini boşluğa sarkıtıp stabil hızla sallanabilir, saatlerin kendi kendine geçmesini huzurla bekleyebilirdi.
İki lokma yemekle birkaç dilim ekmeği midesine gönderdikten sonra midesindeki kimyasal bombayı imha etmiş oldu. Böylece önümüzdeki birkaç saat sonrasında ağrı, sızı, yanma, kramp vs. rahatsızlıklar hissetmeyecekti. Şimdiyse bir kadının şefkatli kolları, masum öpücükleri ve şehvetli sözleri ona nasıl da mutluluk verebilirdi, diye düşündü.
Yaklaşık iki haftadır hiçbir kadınla cinsel münasebette bulunmamıştı. Bünyesinde oluşan bu açlık onu yakın zamanda vahşi bir hayvana dönüştürebilirdi. Vücut iradesi zayıflamış, zayıf noktaları belirginleşmiş, merkezi otoritesi sarsılmış, yönetimi teslim etmeye hazırlanmış bir sistem içinde karşılaşacaklarıyla metanetle hesaplaşmayı bekliyordu adam.
Kadınla buluştuğu ilk andan itibaren içindeki hayvani dürtüleri bir anda kaybolup gitti. Nasıl oluyor da bütün planlarını bir anda suya itebiliyordu, kendisi de anlamamıştı. Konuşmak, sadece konuşmak yetmişti ona, muhabbetin sıcaklığı iyi gelmişti üşütmüş ruhuna. Yine de adamın çakırkeyifliği, kadının sarhoşluğuna kapılmış ve kendilerini adamın evinde bulmuşlardı. Üstelik birbirlerini deli gibi arzulayan bedenler nasıl da bir anda çırılçıplak ve tek vücut olmuşlardı. Mademki sonunda bu olacaktı, o kadar gevezelik ne diye yapılmıştı. Adam, yaklaşık on dakikalık sevişmenin ardından kadını yatakta bırakıp küçük balkonuna çıktı. Çıplak bedeni gecenin karanlığında antik yunan sanatını çağrıştırıyordu. Bir süre çıkan esintide serinledi ve ipe asılı duran havluyu beline doladı. Sonuçta dakikalar sonra sahura kalkan komşular olacaktı ve tepki toplayabilirdi. Davulcu birkaç mahalle öteden tokmağını sallamaya başlamıştı bile.
İçeri girdiğinde kadın ona bakıyor, bir şeyler söylemesini bekliyordu. Hiçbir şey söylemedi, doğruca banyoya gidip duş aldı. Geri döndüğündeyse kadın üzerini giyinmiş, gitmek istediğini söylüyordu. Adam, bu saatte gitmesinin doğru olmadığını söylese bile kadın dinlemedi, taksi çağırıp hüzünlü bir şekilde adamın evini terk etti.
Kadın gidince adamın üzerinde bir rahatlama olmuştu. İyi ki de gitmişti kadın, nasıl olsa dürtülerini tatmin etmiş, ihtiyacını görmüştü. Ne diye sabaha kadar gereksiz bedeniyle sarmaş dolaş olacaktı ki. En güzeli buydu, insanlar orospulara boşuna yığınla para ödemiyorlar, diye düşündü. İşini bitirip çekip gitmek en doğru olanıydı.

Hiç yorum yok: