SOSYAL MEDYA

SOSYAL MEDYA
ulastuzak

6 Temmuz 2012 Cuma

Abimin Düğünü

Hala enteresan duygular içerisindeyim, adam gözümün önünde evlendi gitti, inanmakta zorlanıyorum gerçekten hayal değil yahu gerçek, gerçek.. Bu kadar kolaymış meğer evlenmek.. Bastı gitti nikahı balayına, ben de gidicem kim bilir hangi piyade alayına? Askerden sonra biliyorum sıra bana gelecek ama bakalım karşıma hangi kısmet çıkacak? Evlenmek, acayip bir şey.. Soru işaretleri ile dolu bir kavram.. Sonrası ne getirecek? Alınan hevesler, tüketilen nefesler, gaipten sesler ve hayatın şarkısına konulacak belli başlı esler.. Çoluk çocuğa karışmanın heyecanı ve onlara gelecek kurmanın acı-tatlı telaşı.. Ağır bir yükün kaçınılmaz sorumluluğu.. Bilemiyorum, hala kararsızım bu konuda.. Abimin düğününde bile bu kadar şaşkınsam, olası bir düğünümde ne halde olurum acaba..
Duygu nöbetindeyim, karmakarışık seanslar geçiriyorum ama artık bünyem alışık, fazla acıtmıyor canımı kendikendime kalışım. Bu arada yeni güzellikler keşfetmeye başlamışım. Karmakarışık duygulardan damıtılan düşüncelerim bana aşkın yeni tariflerini yaptırmakta geç kalmıyor bile. Kanımıza karışan ‘medeni yağ’ olarak, çağımıza uygun biçimde yeniden tanımlıyorum aşkı. Sevişme dürtüsü ve üreme iç güdüsünü medeni bir şekilde evlilik olayı ile toplum gözü önünde ifa etmeyi tetikleyen bir maddedir medeni yağ olarak tanımladığım aşk hormonu. Peki evlenmek istemeyenlerin kanındaki madde ne? Şu an aklıma gelen tek şey adını bilmediğim zararlı bir madde olduğu. Kanın doğal yapısını bozan bişey olmalı ki bu kişilere kanı bozuk diyoruz toplum olarak. Şeytansı bir katkı maddesi muhakkak..
Neyse biz yine abimin düğününe geri dönelim. Biraz halay çekmeye devam edelim, geçmişimizle alay edelim. Bikaç sene öncesine kadarki düşüncelerim, zamanın ve olayların sanatkar elleriyle nasıl da hamur gibi yoğrulup yeni şekiller alıyor diye düşünüyorum .. Her şey bi yana; akrabaların, dostların, arkadaşların, komşuların, uzun zaman görmediğin kimselerin bir araya toplanmasına vesile olan bir hadisedir düğün. Böylece insan ilişkilerini de güçlendiren, gevşeyen bağları sıkılaştıran bir aktivite olarak değerlendirebiliriz bunu. Herkes senin için orada, bir düşünsene hepsi işini gücünü bırakıp gelmiş ve mutluluğuna mutluluk katıyorlar. Senin sayende çıkıp göbek atıyor, kurtlarını döküyorlar. Sonra da seni hayata en güzel dileklerle, en içten temennilerle uğurluyorlar. Gelenek-görenek, örf-adet bir yana, her şeyden önemlisi insanların senin için yarattığı sinerjidir. Sana güç veren, kendine olan özgüvenini tazeleyen, egonu tatmin eden coşkun bir enerji seli.. Bu enerjiyi hiçe saymak mümkün değil. Bizzat gördüm, hissettim ve yaşadım. Kalabalığın külfetinden çok enerjisini tattım. O yüzden bütün düşüncelerim değişti ve o bohem maneviyatın sıkıcı esaretinden kurtuldum..
Gelelim asıl önemli olan neticeye; durum şudur ki artık hayatta tek başına değilsin ve bu, sorumluluğun dışında insanın biyerlere tutunma, birilerine bağlanma ihtiyacını karşılıyor. Nasıl ki insanlar yaşlanınca yalnız kalıyor ve hayata tutunma çabalarını Tanrı’ya bağlanarak karşılıyorlar, kendilerini ibadete veriyorlar; işte insanoğlu bu hisleri gençlikte bir sevgiliye, bir dosta, bir hayat arkadaşına bağlıyor. Abimin düğünü bende köklü değişiklikler ve düşünce akımları yarattı, şu an tamamen farklı bir pencereden bakıyorum, bambaşka boyutlarda resmediyorum hayatımı. Plansız yaşam, düzensiz hayat, carpe diem geride kaldı. Artık farklı olmaya çalışmanın bir farkı kalmadı, kendimi sıradan yaşantının akıntısına bırakmaya ve insanlar neler yapıyorsa onlara ayak uydurmaya karar verdim. Belki de aradığımız mutluluk bu insanların yarattığı sinerjide saklı..
Ulaş Tuzak

Hiç yorum yok: