SOSYAL MEDYA

SOSYAL MEDYA
ulastuzak

8 Haziran 2025 Pazar

“İstanbul Bodrum İzmir Paris” Dörtgeni

2025 baharı İstanbul’da hisli bir havayla açıldı. Taksim’de kalabalıklar yine hem öfkeli hem de umutluydu. Geçim dertleri ve siyaset konuşuluyor, hayat pahalılığı gündemden inmiyor, ama Karaköy iskelede vapurdan inen insanlar hâlâ birbirlerine gülümsüyor ve gençlik naralar atıyordu. Çünkü bu şehir — her şeye rağmen — hâlâ aşkların başladığı yer.

Benimki de öyle başladı. Galata’da bir kafede, elinde kitabıyla oturan o kadını gördüğümde, zaman kısa bir süreliğine büküldü. O andan sonra, evrilen hikâye bizi dört farklı şehirde sınayacaktı.

🛫 İstanbul: Başlangıcın Şehri

Onunla ikinci karşılaşmamızda, Moda Sahili’nde yürüyorduk. Elini tutmak istedim. Ama göz göze geldiğimizde, aklımdan geçen tek cümle şu oldu:

“Eğer bu yazı birlikte geçirebilirsek, benim için dünya biraz daha yaşanabilir bir yer olacak.”

Ama o yazı İstanbul’da geçirmek istemiyordu. “Ben Bodrum’a gidiyorum,” dedi. “Sakinliğe ihtiyacım var.” Ben de bavulumu topladım ve Aşka inanan herkes gibi peşinden gittim.

🌊 Bodrum: Deneyimlerin Şehri

Bodrum Mayısta hep güzel olur ama bu yıl biraz daha tuzlu. Çünkü bayram arefesine denk geldi. Turizm sektörü toparlanmaya çalışıyor; gençler hâlâ “freelance” umutlarla sabahlara kadar köle gibi çalışmaya hazırlanıyor. Sahiller biraz dolu, kalpler azcık yorgun ama düşünceler de bi o kadar yoğun.

Biz de oradaydık. Gündüz Yalıkavak’ta Gümüşlük'te denize giriyor, gece butik konserlere gidiyorduk. Aşık mıydık? Belki. Ama tam yakalayamadan, aramıza bir şey girdi: gerçeklik.

“Ben Paris’e dönmek zorundayım,” dedi. “Ya ben?” dedim. “Sen… sen kendini bulmalısın.”

🚉 İzmir: Bekleyişin Şehri

O Paris’e uçarken ben İzmir’e geçtim. Çünkü bu şehir beklemeyi öğretir insana. Kordon’da imbata karışarak yürürken insan kendi geçmişiyle barışır. Alsancak’ta, sallanan bir banka oturup günbatımına dalarken iç çekip düşündüm:

“Birini gerçekten seviyorsa, gider mi insan?” “Yoksa kalmak mıdır asıl cesaret?”

İzmir’de kendime döndüm. Kendimi unuttuğumu fark ettim. Müzik yaptım, biraz yazdım, dostlarla dertleştim. Ama bir akşam, telefonum titredi:

“Paris’e gelir misin?”

🇫🇷 Paris: Hesaplaşmanın Şehri

ve sonunda Paris… Seine nehrinin kıyısında onunla yeniden yürürken, göz göze geldik. Bu sefer de tutmadım elini. Çünkü büyü bazen tutmamakta saklıydı. Üstelik sanki ne o aynı kadındı ne de ben aynı adam gibi geldik birbirimize.

“Keşke daha erken olsaydı,” dedi. “Belki de tam zamanında oldu,” dedim.

uzunca süren bir sükutu bozan şairin şiiri yankılandı kulaklarımda: "Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını, Takvim tutmazlığını, Aramızda bir düşman gibi duran Zaman'ı.. Daha o gün anlamalıydım, Benim sana erken Senin bana geç kaldığını"

Aşk bitmedi. Ama şekil değiştirdi. Çünkü bazı aşklar sonsuza kadar sürmez. Ama seni sonsuz yapar. Peki Sonsuz olmak mı? 'Onsuz' olmak mı? İşte hayatımın en cevapsız sorusu..

19 Kasım 2024 Salı

İzmir’den Paris’e Aşk Hikayesi

Alsancak garından girdim içeri

Ne bir tren vardı ne de eseri

Eğer demiryolları kaderse böyle

Nasıl gidicem şimdi Paris'e söyle

/

İzmir'den Paris'e yoktu bi tren

Aşkımızı başlamadan buydu bitiren

Ne var ki Paris'te bi Eiffel Kulesi

Daha güzel İzmir'deki Saat Kulesi

/

Paris'in ne denizi ne martısı var

Ne de bizi anlatan bi şarkısı var

O güzel şaraplardan Şirince'de var

Paris'e dönmeye şimdi ne gerek var?

/

İzmir'den Paris'e yoktu bi tren

Aşkımızı başlamadan buydu bitiren

Ne var ki Paris'te bi Eiffel Kulesi

Daha güzel İzmir'deki Aşk hikayesi

28 Temmuz 2024 Pazar

Temmuz

Akdeniz akşamları bir başka oluyor

Hele bir de aylardan temmuz ise

Bam bam aşka..

/

Geldiğini bile anlamadan gidiveriyorsun

Sensiz Akdeniz öksüz kalıcak şimdi

Ege'de bari birazcık daha takılsak?

Ömrümüzde daha kaç temmuz kaldı ki zaten?

Hem senden sonra da Yaz bitiveriyor hemen

Dur azıcık daha, Gitme len!

/

Şarkıların dalgalarla aşındığı

Aşıkların kumsallara taşındığı

Romantizmin nirvanaya ulaştığı

Ne aşklar yaşanıyo sende be temmuz?

/

Üzüyorsun beni,

Aziz, Ulu, Kutsal Temmuz

/

Her sene Haziran'dan sonra

Ağustos'tan önce

Kocaman bir karadeliksin ömrümde

Kirli ve siliksin düşlerimde

Düşmem bir daha peşine

Hoşçakal sevgili Temmuz..

/

Ah temmuz, Vah temmuz

Balayı gibi yalan bi aysın sen de..

16 Haziran 2024 Pazar

ikibinyirmidört ilk yarı

garip ama yine hemen hemen 1 yıl sonra gecenin pardon sabahın 5ine doğru yaklaşırken uykumdan uyandırılıp içime yazma isteği geliyor. bu kadar da tesadüf olacağını sanmıyorum. kesinlikle bunlar bana tıpkı taa 17 sene önce başlattığı gibi şu anda da devam ettiren gizemli bir gücün eseri. yaklaşık son 2 haftadır gördüğüm rüyalar silsilesi ve sürekli bu saatlerde uyandırılmam da tesadüf değiller. hayat bana bişeyler anlatmaya çalışıyor. herkes uyurken benim bu hayatın farkındalıklarının farkında olmam gerektiğini göstermeye çalışıyor kesinlikle. bense boşuna korku ve endişe duyuyormuşum meğer. halbuki bunu ben istedim zaten.. Yıllardır gerçek ne? yaşamın amacı ne? gibi cevabı gaipten beklediğim upuzun sancılı bir varoluşsal süreci yaşıyor olmam da bi tesadüf olamaz heralde.. şimdi anlıyorum hatta şimdi daha iyi anlıyorum demek daha mantıklı.. neyi çağırdınızın farkına varın.. neyi içinizden sürekli tekrarladığınızın farkına varın.. onlar gerçekten büyüdür. iyi ya da kötü her neyse herkesin içinde tekrar eden loopa girmiş tünellerdeki bilgilendirme amaçlı radyo frekansı gibi bir ses vardır ve ses her geçen gün gerçekleşmeye somutlaşmaya bir adım daha yaklaşmaktadır. işte tam da bu yüzden bu sesi ya da sesleri şimdiden kontrol altına almak gerek.. çünkü bu sesler gerçek hislere, hisler eylemlere, eylemler olaylara dönüşüveriyor.. güzel sesler duymaya, güzel eylemler yaratmaya ve güzel olaylar yaşamaya olan inancımızı devam ettirmek dileğiyle.. yeniden görüşene dek hoşçakalın.

4 Haziran 2023 Pazar

İkibinYirmiÜç - 2023

2007'den beridir bir gelenek haline gelen her yılbaşında yazdığım geçmiş sene panaroması ve gelecek sene beklentileri ile ilgili yazıma bu sene 5 aylık bir gecikmeden sonra devam edebiliyorum. Aslında bu sene bu geleneği bırakma kararı almıştım fakat sıkı takipçilerim ve değerli okurlarım tarafından gelen yoğun istek üzerine bu yazın serime devam etme kararı aldım. Biraz sıkılmışlık biraz tembellik ve yılgınlıktan dolayı böyle güzel bir seyrin devam etmesine manevi olarak katkıda bulunan herkese çok teşekkür ediyorum. ..dedikten sonra efendim, nerde kalmıştık..? Evet, en son 2022 Ocak ayında eski defterleri kapayıp yeni hikayeler yazacağımı söylemiştim. Dediğimi de yaptım hatta biraz fazla hikaye yaşamış olduğumu da farkettim şu an hafızama odaklanınca.. Rapor yazma işlerinden sıkılmıştım. Sancaktepe - Çekmeköy bölgesinde bi arkadaşla emlak ofisi açtım. her şey güzel gidiyordu ta ki enflasyon üstü bir hareketlilik yaşayana kadar.. hergün üst üste gelen zamlar, bu arada gerçekten her gün marketlerde bile fiyat etiketlerinin sürekli güncellenmesine de ilk defa şahit olduk.. gayrimenkul ve araç ilanlarının hergün güncellenmesinden dolayı sahibinden.com sitesine bile ceza gelmişti hatta.. o sıralar yaptığımız satışlar bir anda bıçak gibi kesiliverdi. sonrasında klasik her iki ortak arasında yaşanan gerginlik ve tartışmalardan dolayı ortaklığı bitirdik hatta arkadaşlığı da.. Başka bir şirkette cüzi bir ücretle bu kez benim şartlarımla çalışmaya başladım. Artık sabahlara kadar süren stres dolu raporları yazmıyordum çok şükür.. Kendime kalan daha çok zamanda ise bol bol geziyordum. geçtiğimiz yaz da dahil olmak üzere neredeyse bütün sene tatil modunda geçirdim diyebilirim.. Yazdan sonra girdiğimiz son baharda dansa başladım. Tabi modumu yükseltince çekim yasasındaki pozitivist rüzgârları yine arkamda hissetmeye başladım. Baba dizindeki ilk devamlı işimden sonra sipahi dizisi ve küçük bir gün ışığı dizindeki devamlı rollerimle buluştum. Salsa ve Bachatada ise aradigim ruhu bulamadım. Oyunculuk tutkum yine diğer sanat dallarındaki heveslerime galip gelmişti.. Şubat ayındaki malumunuz depremden sonra ise dansı tamamen bırakıp daha çok yazma işlerine giriştim. Tiyatromun kurucu ortağı Atilla ile çılgın projemizi yani bir dizi senaryomu yapımcılara sunmaya başladık. Tabiki yine bildiğiniz gibi çok kısa süre önce içinden geçtiğimiz seçim sürecinden etkilenmedik desek yalan olur. Bu süreçte hem konumuzdan hem de dönemsel iş olmasından dolayı ekonomik sebepler ziyadesiyle başka yapımcılarla görüşme kararı aldık ve yine zamanla rötuşlar yapmaya devam ettik. inşallah yakın zamanda bu işte de muvaffakiyetimiz çok güzel sonuçlanacak ve sizin de çok keyif alacağınız bir dizi ortaya çıkacak. Bunun da buradan müjdesini vermiş olayım. Ayrıca bir müjde de müzik sektöründen olacak.. Müzisyen dostlarım Taylan ve Sinan kardeşlerime iki güzel şarkı yaptık. Sinan'ın Zincir şarkısı yayınlandı, Taylan'ın şarkısı da 9 Haziran'da çıkıyor inşallah.. Bu süreçlerde 12 sene önce İzmir'de yazdığım bir şiiri besteleyen Sinan kardeşim çok güzel bir şarkı ortaya çıkardı ve Taylan'la beraber beni söylemeye ikna ettiler. Yakın zamanda onu da tarafımdan dinleme şerefine nail olacaksınız inşallah. Bu müjdeyi de verdikten sonra son olarak oyunculuk kariyerimdeki büyük değişime hazırlanın diyorum. Heyecanla beni takip ediniz, birlikte çok keyifli bir sene geçiricez, Herşeye RAĞMEN çok eğlenicez. Seneye görüşmek üzere canlarım :))

31 Ocak 2023 Salı

Şahmaran


Yılanlar mı daha korkunç?

Yoksa yalanlar mı daha iğrenç?

Bedenimi sokan eğreti bir yılan

Ama kanımı zehirleyen 

Sübhan bir yalan..

Dayan yüreğim 

Az kaldı dayan..

Katarakt bi kehanet bu 

Etrafını saran duman.

Karşımda duran sadece

Zavallı bir Şahmaran..


Ulaş Tuzak