rüzgarların süpüremediği aşkımızın
tarihi kalıntılarıyla dolu bi antik kent gibiydi,
her çimin üstünde gizemli anılarımız
her çam ağacının altında çocukça hayallerimizin izi vardı,
her adım bir diken gibi batıyordu sırtıma
ve her martı hüzünlü sesleriyle göz yaşlarıma sebep oluyordu,
besbelli severek ayrılmış iki sevgiliydik biz
ordan bi sandala atlayıp kaçmak hiç aklımıza gelmemişti,
ne işimiz vardı bizim limanlarda,
kime neden sığınma gereği duyduk ki..?
ulastuzak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder