Yer: İzmir/Alsancak, Zaman: 31.12.2018 , Kıbrıs Şehitleri
Caddesinde, öğleden sonra bir kafede oturup tiyatro oyunu yazmaya başladık bir
arkadaşla beraber. Kendimizi o kadar kaptırmışız ki saat 00:00 olmuş. Herkes
dışarıda yılbaşını kutlamaya başlamış. Oyunun son cümlesini de yazıp kendimizi
bir hışımla dışarı attık.
Kordon Çimler Gündoğdu meydanı karnaval havasında davullar
zurnalar halay çeken zıplayan coşan insanlar, havai fişekler, oluşan sinerji
muhteşem. Telefonuma gelen mesajlar ve aramalara cevap veremiyorum ben de o
coşku selinin arasında kendimi kaybetmiş çılgınca eğleniyorum.
İşte böyle girdim 2019’a. Takip eden günlerde oyunu çıkartıp
okullarda sergilemeye başladık. Bir yandan organizasyon, diğer yandan
performans, işler iyi gidiyordu. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile de ortak
çalışma içerisine girmiştim. Alsancak’taki Tarihi Hava Gazı Fabrikasında Üniversite
öğrencileri için tiyatro atölyesi yapıyordum. Her şey çok güzel gidiyordu. Bir
de yeni sevgilim olmuştu. Bir erkeğin işi ve sevgilisi oldu mu başka bişey
istemezdi.
Derken Bodrum turnesi öncesi tiyatrodaki arkadaşımla
problemler yaşadık. Sonucu ayrılık oldu. Başka bir arkadaşımla kalan oyunları
kurtarmayı başardım ancak yeni bağlantılar ve organizasyon için hem zaman hem
de enerjim kalmamıştı. Nisan sonu gibiydi. Hava Gazı Fabrikasındaki
öğrencilerime veda ettim. Tiyatro işime bir kez daha ara vermek zorunda kalarak
Bodrum’a ailemin yanına döndüm. Lüks bir otelde barmenlik yapmaya başladım.
Sevgilimden ayrıldım. Bir süre sonra bardan da ayrıldım. Temmuz geldi çattı.
Türkbükünde ultra lüks bir beach club’da bir sponsor firmanın araç tanıtım
işine başladım. 3 hafta sonra onu da bıraktım. Yazın tadını çıkarmaya başladım.
Ağustosun son haftasıydı. Kuzenimin düğünü için İzmir’e
geldik. Düğünü yaptığımız gecenin sabahında kendimi pılı pırtı toplama
işleriyle meşgulken buldum. Valizimi sırt çantamı ve geriye kalanların
oluşturduğu poşetlere tepiştirilmiş ıvır zıvır ne varsa arabaya iteledim. Haa,
bu arada abimin tasarladığı portatif kukla sahnemi de bagaja sığdırdım.
Tiyatromu da aldım İstanbul’a geldim.
Bundan sonrasını bir önceki yazımda beni takip et kısmına
kadar anlatmıştım. Yarışmanın ilk haftasına kadardı. Ondan sonraki 7 hafta
boyunca yaşadıklarım da hep yarışmayla ilgili ve görüntüleri youtube’da mevcut.
Benim için ilk 3 ay dışında hiç tahmin edemeyeceğim bir yıl
oldu 2019. En kötü yılım değildi, bu açıdan iyi sayabileceğim bir yıl olarak
hatırlayabilirim. Bir çok radikal kararlar aldığım ve diğer yıllara nazaran
çoğunu uygulayabildiğim, bazılarında da başarı sağlayabildiğim bir yıl oldu.
Kendimi en çok güncellediğim bir yıl olarak da kendi tarihime geçti diyebilirim.
Yeni yıldan, 2020’den beklentilerim yine çok fazla. Bu da
gösteriyor ki hala çok gencim, hala enerjim ve umutlarım var. Bir çok şeyi
başarıcak gücü ve iradeyi kendimde hissediyorum. Bir takım imkansızlıklar olsa
da bunu avantaja çevirecek tecrübeye sahibim artık. 30lu yaşlarda olmanın en güzel
yanı da bu sanırım. Fiziksel ve düşünsel denge..
Şimdi önümde değerlendirebileceğim bikaç proje var. Bu
yılbaşı tatilinde bunlar üzerinde düşünüp bir karar vericem. Yeni bir yol
haritası çizip yoluma devam edicem. Beni takip etmeye devam edin. Gelecek yıl da,
2009’dan beri devam ettiğim bu yılbaşı serisi yazılarımdan biri olacak olan
İkibinYirmiBir yazımla görüşmek üzere..
Mutlu kalın, Umutlu kalın.
Ulaş TUZAK