biz de derviş gibi yollar boyu yürürüz
aşk uğruna yıllar boyu yunus gibi sürünürüz
belki sakat kalırız belki de ölürüz
gözümüz kör olsa da gönlümüzle görürüz..
26 Kasım 2011 Cumartesi
19 Kasım 2011 Cumartesi
pazar sabahı öncesi
gözlerime inen bir sis perdesi
ardındaki silüet te neyin nesi?
insanı kahreden yalnızlığın sesi
dün cumartesi idi, yarın pazartesi..
yıldırım düşüyor damarlarıma
şimşek çakıyor şakaklarıma
gök gürlüyor ta yüreğimden
yağmur yağıyor yanaklarıma..
be hey ulaş ulaşabildiğin yere
gerekirse savaş savaşabildiğince
barışabildiğin kadar insanla barış
sonra seviş sevişebildiğince..
ardındaki silüet te neyin nesi?
insanı kahreden yalnızlığın sesi
dün cumartesi idi, yarın pazartesi..
yıldırım düşüyor damarlarıma
şimşek çakıyor şakaklarıma
gök gürlüyor ta yüreğimden
yağmur yağıyor yanaklarıma..
be hey ulaş ulaşabildiğin yere
gerekirse savaş savaşabildiğince
barışabildiğin kadar insanla barış
sonra seviş sevişebildiğince..
tragedya
damarlarımda dolaşan şarap üzümden değil,
senin yüzünden bu gece..
öyle bir kafası var ki hüzünlendim yine bu gece..
gel gitlerin ortasında, uçurumun kenarındaydım..
nasıl bir düş kursam, neler bıraksam ki arkamda
hiç unutmasan ve ben sonsuzluğa atlasam bu gece..
damarlarımdaki acı verici akışı hissediyorum bu gece
yakıcı aşkını ve söndürmeye yetmeyen nefesimi
açmaya korktuğum gözlerimi de..
titreyen bacaklarım ince bir pikeye sarmalanmış
intaharın eşiğindeki ürkek yürek
ve korkudan beti benzi atmış, sararmış surat
hepsi daracık karyola üzerinde harmanlanmış bir imgesel
boğazımda düğümlenen bir nehir yatağı
göz pınarlarımda kuruyan damlalar
henüz gürültü kopartmamış bir ağıt
ve malum shakespeare tragedyası..
ulaştuzak
senin yüzünden bu gece..
öyle bir kafası var ki hüzünlendim yine bu gece..
gel gitlerin ortasında, uçurumun kenarındaydım..
nasıl bir düş kursam, neler bıraksam ki arkamda
hiç unutmasan ve ben sonsuzluğa atlasam bu gece..
damarlarımdaki acı verici akışı hissediyorum bu gece
yakıcı aşkını ve söndürmeye yetmeyen nefesimi
açmaya korktuğum gözlerimi de..
titreyen bacaklarım ince bir pikeye sarmalanmış
intaharın eşiğindeki ürkek yürek
ve korkudan beti benzi atmış, sararmış surat
hepsi daracık karyola üzerinde harmanlanmış bir imgesel
boğazımda düğümlenen bir nehir yatağı
göz pınarlarımda kuruyan damlalar
henüz gürültü kopartmamış bir ağıt
ve malum shakespeare tragedyası..
ulaştuzak
12 Kasım 2011 Cumartesi
bakış açısı..
aşk sorumsuzluğumda vardır benim
ilgisizliğimde..
sözlüğümde direk yazmaz aşk diye
bazen saçmalamak, bazen susmaktır
bazen hiç oralı bile olmamaktır
için içini yemekteyken..
aşk sorumsuzluğumda vardır benim
ilgisizliğimde..
gelip geçici bir hastalıktır bendeki
ama sanırım migrendeki gibi
gelgitler asla bitmezler
beyninin etini yemekteyken..
aşk sorumsuzluğumda vardır benim
ilgisizliğimde..
yorumsuzluğumdadır yorumlarım
sorumsuzluğumdaki sorumluluklarım gibi
düzensizliğin düzenini kurarım
ben birini sevmekteyken..
aşk sorumsuzluğumda vardır benim
ilgisizliğimde..
Ulaş Tuzak
ilgisizliğimde..
sözlüğümde direk yazmaz aşk diye
bazen saçmalamak, bazen susmaktır
bazen hiç oralı bile olmamaktır
için içini yemekteyken..
aşk sorumsuzluğumda vardır benim
ilgisizliğimde..
gelip geçici bir hastalıktır bendeki
ama sanırım migrendeki gibi
gelgitler asla bitmezler
beyninin etini yemekteyken..
aşk sorumsuzluğumda vardır benim
ilgisizliğimde..
yorumsuzluğumdadır yorumlarım
sorumsuzluğumdaki sorumluluklarım gibi
düzensizliğin düzenini kurarım
ben birini sevmekteyken..
aşk sorumsuzluğumda vardır benim
ilgisizliğimde..
Ulaş Tuzak
2 Kasım 2011 Çarşamba
istanbul taksimi
ben bi mandolinin re minör sesiyim
tınılarımla inler duvarlar bu gece
her dokunuşunda parmaklar, gerilsem de
ne ciğerler yakarım içten içe..
bikaç gezenti yaparım
mi-fa-sol arasında
içli bi türkü olurum ardından
her demde yankılanır ezgiler
kadehlere eşlik ederken
yine açılır o eski defterler..
şirin mi şirin, güzel mi güzel
geçiverir gözlerimin önünden
ılık bi rüzgar, sanki bi imbat
esiverir saçlarının arasından..
si bemole çıkartırım oktavımı
bikaç fondip sonrasında
manalı bi haykırışla koyarım tavrımı
mızrap atışlarının arkasında..
bir es verdikten sonra yankılarım
sonra ağar ağar perdeleri açarım
la-sol-fa mi-re doğru
iyice hüzün saçarım..
muhayyer kürdi mi, sagah mıydı
neydi acaba makamım?
en iyisi dinleyelim şarkıyı o zaman anlayalım
bu taksime noktayı burda koyalım..
tınılarımla inler duvarlar bu gece
her dokunuşunda parmaklar, gerilsem de
ne ciğerler yakarım içten içe..
bikaç gezenti yaparım
mi-fa-sol arasında
içli bi türkü olurum ardından
her demde yankılanır ezgiler
kadehlere eşlik ederken
yine açılır o eski defterler..
şirin mi şirin, güzel mi güzel
geçiverir gözlerimin önünden
ılık bi rüzgar, sanki bi imbat
esiverir saçlarının arasından..
si bemole çıkartırım oktavımı
bikaç fondip sonrasında
manalı bi haykırışla koyarım tavrımı
mızrap atışlarının arkasında..
bir es verdikten sonra yankılarım
sonra ağar ağar perdeleri açarım
la-sol-fa mi-re doğru
iyice hüzün saçarım..
muhayyer kürdi mi, sagah mıydı
neydi acaba makamım?
en iyisi dinleyelim şarkıyı o zaman anlayalım
bu taksime noktayı burda koyalım..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)